Alacaklının icra mahkemesine başvurusu; İİK mad. 16 kapsamında şikayet niteliğinde olup, aynı Yasanın 18/3. maddesi gereğince, şikayetin incelenmesi konusunda duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, somut olayın özellikleri göz önüne alındığında icra mahkemesi takdirini duruşma açılması yönünde kullanması gerektiği-
Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/(1) maddesi gereğince uygulanması gereken temyiz kanun yoluna ilişkin 1086 sayılı Kanun'un HUMK’nun 439 maddesi uyarınca bozma ilamına uyulup uyulmayacağına ilişkin bir karar verilerek, uyulması halinde bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, usule ilişkin düzenlemeler dikkate alınmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İtiraz ve şikayet tarihinden sonra borcun ödenmiş olmasının, itiraz ve şikayetten açıkça vazgeçilmediği sürece, icra mahkemesinin başvurunun esasını incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
Alacaklı tarafından, borçlu aleyhine (3) adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığının, borçlunun, icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayetinde bulunduğunun, mahkemece dosya üzerinden şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiğinin görüldüğü, borçlunun icra mahkemesine başvurusu; İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, İİK'nun 18/3. maddesi gereğince şikayetin niteliği gözetilerek duruşmalı incelenmesinin zorunlu olduğu-
Mahkemece, borçlunun, şikayetinin kısmen kabul edilmesi nedeniyle, yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulması gerekirken tamamından sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, alacaklı, kendisini vekille temsil ettirmediği halde, alacaklı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece kısa kararda itirazın kaldırılması talebinin kabulü ile birlikte borçlu aleyhine tazminata karar verildiği halde, gerekçeli kararda davanın reddine karar verilerek, alacaklı aleyhine tazminat takdirine yer olmadığına hükmedildiği; bu suretle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğundan, mahkemece HMK'nun 298/2. maddesine uygun olarak karar verilmek üzere usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekeceği-
Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi gereğince karar tarihinden sonra kuruma ödeme yapılması için müracaatta bulunulduğunu, müracaatın üzerinden 30 günlük yasal sürenin geçmesi üzerine icra takibi başlatıldığını ileri sürdüğü görüldüğünden, mahkemece, duruşma açılıp taraf delilleri toplanarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Borçlu tebligatın usulsüzlüğü yanı sıra, borca itiraz etmiş olup, mahkemece tebligata yapılan şikayetin değerlendirilerek tebligatın usulsüzlüğüne ve tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru ise de; borca itiraz ile ilgili olarak bu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu isteğin reddine karar vermek gerekeceği-
Borçluya iade edilecek miktarın hüküm kısmında açıkça belirtilmesi gerekeceği, bilirkişi raporuna atıfla hüküm kurulamayacağı-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaatinin olmadığı-