Mahkemece İİK'nun 18. maddesi gereğince duruşma açılarak taraf beyanları alındıktan sonra, alacaklı yanca iddia edildiği gibi ilk takip dosyasının infazen kaldırılıp kaldırılmadığı, ikinci takibin bakiye alacak kalemleri için yapılıp yapılmadığı dolayısıyla takibin mükerrer olup olmadığı gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespit edilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Borçlu belediye tarafından "şikayete konu vekalet ücreti alacağının çek ile alacaklı vekiline ödendiği" ileri sürüldüğüne göre, İcra hukuk mahkemesince, bu husus dava dosyasında mevcut tahakkuk müzekkeresi ve verile emri dikkate alınarak, yöntemine uygun şekilde araştırılıp, gerektiğinde borçlu belediye kayıtları celp edilerek incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmadan hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin, bozma ilamını taraflara tebliğ edip; kendiliğinden tarafları duruşmaya davet etmekle yükümlü olduğu, belirtilen usuli işlemler tamamlanmadan ve bozma sonrası taraf teşkili sağlanmadan, mahkemece direnme ya da uyma kararı verilmesinin olanaklı olmadığı-
İcra mahkemesi kararının tefhimi üzerine istinaf dilekçesini verdiği halde, icra mahkemesi kararının tebliğ edildiği tarihten sonra istinaf gerekçelerini içeren dilekçe verilmemesi durumunda, Bölge Adliye Mahkemesinin, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapması gerektiği- İncelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık tespit edilmez ise, işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesi gereğince, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü icra vekalet ücretinin nispi olması gerektiği şikayeti hakkında karar verilmesi gerekirken, borçlunun talebi olmadığı halde mahkeme vekalet ücretinin değerlendirilerek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olmasının aranması gerekeceği, gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliğinin de tartışma götürmez bir gerçek olduğu-
Uyulmasına karar verilen her iki bozma ilamında da borçlunun şikayet nedenlerinin tamamının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi belirtilip, bozma ilamlarına uyulmasına rağmen gereği yerine getirilmediğinden borçlunun ihalenin feshine ilişkin tüm nedenlerinin tek tek incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporu mevcut haliyle çelişkili olduğundan, bilirkişiden çelişkiyi giderir şekilde ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bozma ilamı doğrultusunda icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmolunması doğru olmadığı, borçlunun şikayet başvurusunda haklı çıktığı halde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da isabetsiz olduğu, anılan kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği-
Dava hükmünün ilk bendinde, hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporu içeriği ve hangi hususlarının infaza konu olacağı ayrı ve tereddüde mahal vermeyecek açıklıkta belirtilmeksizin sadece; "Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; takibin 25/09/2014 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde belirtilen miktarlar üzerinden devamına," şeklinde hüküm kurulmasının HMK mad. 297'ye aykırı olduğu-