Eksik gider avansının yatırılması konusunda, usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiye borçluya tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, borçlu yerine, alacaklı vekiline gönderilen davetiye sonucunda, gider avansı yatırılmadığı için borca itiraza ilişkin açılan davanın "açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Şikayet dilekçesinde fahiş faiz talep edildiği, faiz hesaplamasının doğru olmadığı yönündeki iddiaların duruşma açılıp, gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılması gerekeceği-
Borçlu şirket hakkında verilen tedbir kararı gereği takibin iptali talebi ile takip dayanağı senedin teminat amacıyla verildiğine ilişkin borca itirazlarının incelenerek olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, icra mahkemesinin ret kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise aynı konudaki bu şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava hükmünde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana geldiğinden, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturulacağı-
Şikayetçi borçlunun dilekçesindeki istemleri dikkate alınarak, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ve yasanın aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmesi gerektiği-
Bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olacağı- Mahkemenin, takibin iptaline dair vermiş olduğu kararın esası yönünden temyiz incelemesi yapılmaksızın usul noktasında yasaya aykırı hüküm tesis edildiği-
Mahkemenin, itirazın kaldırılması isteminin reddine dair vermiş olduğu kararın iki davalı yönünden kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemenin kararı, borçlulardan sadece kollektif şirket aleyhine bozulmuş olmakla, bozma sonrası yapılan yargılamada verilen hükmün, sadece kollektif şirkete ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği-
Mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine İİK'nun 18/son maddesindeki yasal düzenlemeye rağmen HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu-
Usulsüz tebligat şikayet davasında tebligatın tebliğ tarihini düzeltilmesi ile yetinilmesi gerektiği, "hacizlerin kaldırılması"na da karar verilemeyeceği, hacizlerin kaldırılması hususunun icra müdürlüğünce değerlendirileceği- İlk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata yapıldığı gerekçesiyle, bölge adliye mahkemesince, istinaf isteminin kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken; sadece, hüküm fıkrasında yer alan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin hükmün tamamen çıkarılması suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğu-