Tebligat mazbatasında, muhatabın adreste bulunmama sebebi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği tespit edilmediğinden, yapılan tebliğ işleminin uusulsüz olduğu (Teb. K. mad. 21/1, Teb. Yön. mad. 30)- Bu durumda, uyuşmazlığın "gecikmiş itiraz" (İİK. mad. 65) kurallarına göre değil, Teb. Kanunu'nun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerektiği- Borçlu vekilinin "gecikmiş itiraz" deyimini kullansa bile, mahkemece, borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğ işleminin TK'nun 21/1. maddesine uygun olup olmadığının araştırılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
HMK. mad. 353/1-b-2 uyarnca; bölge adliyesince, "davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği"- Söz konusu usule uyulmadan, ihalenin feshi davasında, ilk derece mahkemesince davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen vekalet ücretine ilişkin bendlerin çıkartılarak davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Takip, alacaklı tarafından (iflasın ertlenmesi) tedbir kararından sonra başlatılmış ise de, tedbir kararının alacaklıya tebliğ edildiği veya alacaklının takipten önce tedbir kararının varlığından haberdar olduğu görülmediğinden, icra işlemlerinin tedbir kararı içeriğine aykırılığı sonucunun oluşmasında, alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı ve bu durumda, mahkemece, tedbir kararı uyarınca, tedbir kararından sonra açılan takibin itiraz eden borçlu yönünden "durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptali" yönünde hüküm tesisi ve haksız olarak şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi haciz alacaklısının icra mahkemesine başvurusu, "alacaklı oldukları icra dosyası üzerinden İİK. mad. 120 gereğince verilen yetki belgesini, diğer bir icra dosyasına ibrazları üzerine, ilgili icra müdürlüğünce verilen kararın kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece bu kapsamda inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği-
İİK mad. 121 gereği alacaklı tarafından alınan yetkiye istinaden açılan ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın duruşma açımlaksızın evrak üzerinde görülemeyeceği- Davacı vekiline tebliğ edilen muhtıra ile tensip iki haftalık kesin süre verilip, bu süre içinde ara kararı gereği yerine getirilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, kesin süre gereğinin davacı vekili tarafından süresi içerinde yerine getirildiği ve karar verildiği tarihten önce de kesin sürenin yerine getirildiğinin mahkemeye bildirildiği anlaşıldığından, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
Aktif husumet ehliyetine ilişkin şikayetin mahkemece re'sen dikkate alınacağı ve bu konudaki şikayetin süreye tabi olmadığı- İtiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durmuş olmasının borçlunun şikayet hakkını ortadan kaldırmayacağı, alacaklılar tarafından itirazın iptali davası açılmış olmasının da mahkemece istemin esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Bozma ilamında, açıkça; “...tanzim yeri bulunmadığından senedin kambiyo vasfına sahip olmadığı, ... İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği” belirtilmiş olup icra mahkemesince, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen davacının takip dosyasını ödeme suretiyle kapattığı gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğu- Bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ve borçlu hakkındaki takibin bozma ilamı doğrultusunda iptaline hükmedilmesi gerektiği-
Kamu düzenine ilişkin olan 20. madde hükmünün yargılamanın her aşamasında re'sen nazara alınması gerekeceği- Alacaklı vekilinin, iki haftalık süreden sonra icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi için talepte bulunması durumunda mahkemece, HMK. mad. 20 uyarınca re'sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Yenileme emri ve borç bildirim muhtırasının borçluya tebliğ edilmesi üzerine, borçlu, itfa itirazı ile birlikte yenileme emrinde bildirilen faiz miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek ödeme emrinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğundan, faize ilişkin şikayeti hakkında herhangi bir inceleme yapılmamış olmasının HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı olduğu-
Alacaklı vekilinin, icra dosyasının yetkili icra müdürülüğüne gönderilmesi için iki haftalık kesin süreden sonra başvurması karşısında, HMK. mad. 20 uyarınca takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, aleyhe bozma ilkesinin kamu düzenine ilişkin bu durumda dikkate alınmayacağı-