Her davanın (takibin), dava tarihindeki (takip tarihindeki) koşullara göre çözümleneceği- Dosya borcu ödendiğinden dolayı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Açıkça takipteki hakkın özünden vazgeçilmediği sürece icra dosyasının infazen işlemden kaldırılmış olmasının icra mahkemesince mevcut şikâyet ve itirazların incelenmesine ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği-
Şikayet niteliğindeki borçlunun başvurusunun incelenmesinde, mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi gerekirken İİK.nun 18. maddesi hükmüne rağmen HMK'nun 150/1. maddesi uygulanarak öncelikle "dosyanın işlemden kaldırılması" ve ikinci aşama olarak da HMK'nun 320/4. maddesi uyarınca "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlama aykırı olarak icra emrinde fazla talep edildiği iddia edilen alacak ve ferilere ilişkin şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre gerekirse icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, alacağın haricen tahsil edilmesi halinde de mahkemece, şikayetin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin hatalı olduğu-
Şikayetçi üçüncü kişi "alacağı mahkeme aşamasında temlik aldığını, icra müdürlüğünden alacağı temlik aldığından bahisle dosyada bulunan teminat mektubunun nakde çevrilerek tarafına ödenmesine karar verilmesini" talep etmesine karşın talebinin reddedildiğini ileri sürerek icra müdürlüğü kararının kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurmuş olup bu konudaki şikayetin duruşma açılarak yapılası gerektiği-
Alacaklının şikayet ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar ile şikayetin mahiyeti gözönüne alındığında, şikayetin, İİK'nun 18. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk bulunduğunun kabulü gerekeceği-
İcra mahkemesince, icra takibine konu senedin teminat senedi olup olmadığına dair değerlendirme yapılması gerektiği- "İcra mahkemelerinin dar yetkili mahkemeler olduğu, bu konuda değerlendirme yapma yetkisine haiz olmadığı ve ihtilafın genel mahkemelerde görülmesi gerektiğinden" bahisle "davanın reddi" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda muvazaalı haczin iptalini talep ettiği, daha sonra aynı mahkemeye takas mahsup talebinde bulunduğu, mahkemece iki dosyanın birleştirilerek aynı esas üzerinden incelenmesine karar verildiği, hüküm fıkrasında ise takas mahsup talebiyle ilgili karar verilmediği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun takas mahsup talebinin incelenerek olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebine bakan mahkemece davanın kabulü ile satış vaadi sözleşmesi borçluları adına olan tapu kayıtlarının iptali ile şikayetçi adına, bu hisseler üzerinde bulunan şerh ve takyidatları ile birlikte tapuya kayıt ve tesciline ilişkin mahkeme kararının taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşıldığından, bu ilam ortadan kaldırılmadığı sürece haciz şerhinin şikayetçi için de geçerli olduğu, icra mahkemesinin, asliye hukuk mahkemesinin bu ilamının aksine haciz kaldırma yetkisinin bulunmadığı-