Mahkemece, bozma ilamı gereğince usulüne uygun keşif yapılmak suretiyle, borçlunun çiftçilikten elde ettiği gelir belirlenerek, ek gelirleri de eklenmek suretiyle tüm geliri tespit edildikten sonra, haczedilen taşınmazlardaki çiftçilik faaliyetinin kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zaruri olduğu belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlunun geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olmasının, HMK'nın 150/1.maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasını ve sonuçta aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektirmeyeceği-
Yasal süresi içinde borçlunun yenileme dilekçesinin Uyap sistemine kaydedildiği anlaşılmakla, mahkemece yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece hükmün gerekçe kısmında icra emrinin iptali davasına ilişkin açıklamalarda bulunup şikayetin reddine karar verildiği, ancak hüküm kısmında '...emekli sandığınca yapılan haciz işlemine ilişkin usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından şikayetin reddine' şeklinde karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece, talep hakkında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Şikayetin mahiyeti göz önüne alındığında, İİK'nun 18. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk bulunduğu-
Mahkemece haberdar olmaya esas sayılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri nazara alındığında usulsüz olduğu zira, tebliğ memuru tarafından borçlunun nerede olduğunun araştırılmadığı, sorulması gereken kişilerden sorulmadığı, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususunun tespit edilmediği anlaşıldığından, şikayet eden borçlunun, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olmuş sayılamayacağı nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun faiz hakkındaki şikayetinin de gerektiğinde bilirkişi raporu alınarak incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, borçlu adına çıkarılan duruşma davetiyesine ilişkin tebligatın incelenmesinde muhatabın çarşıda olduğu şerhi düşülerek tebligatın muhtarlığa yapıldığı ancak, tebliğ memuru tarafından tebligat mazbatasına, borçlunun çarşıda olduğuna ilişkin beyanda bulunan kişinin adı ve soyadının yazılmadığı, kim olduğuna dair hiçbir bilginin belirtilmediği anlaşılmakla tebligatın bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri gereğince usulsüz olduğunun anlaşıldığı, o hade borçluya usulüne uygun duruşma günü tebliği bulunmadığından mahkemece, borçlunun duruşmada hazır olmadığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılması ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava İİK'nun 18. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup HMK'nun 150. maddesinin uygulanmayacağı, taraflar gelmeseler bile yargılama yapılması ve şikayet incelenip karar verilmesi gerekirken takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına ve süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, ara kararında; “1 nolu ara karar yerine getirildiğinde dosyanın hesap bilirkişisine tevdine , bilirkişi için 150 TL ücret takdirine, bilirkişi ücretinin davacı vekilince 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” dair karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda, mahkemece, ara kararında belirtildiği üzere, bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilerek mevcut duruma göre karar verilmesi gerekirken, yapılan ihtarata da aykırı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-