Mahkemece, borçlunun faiz hakkındaki şikayetinin de gerektiğinde bilirkişi raporu alınarak incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece haberdar olmaya esas sayılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri nazara alındığında usulsüz olduğu zira, tebliğ memuru tarafından borçlunun nerede olduğunun araştırılmadığı, sorulması gereken kişilerden sorulmadığı, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususunun tespit edilmediği anlaşıldığından, şikayet eden borçlunun, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olmuş sayılamayacağı nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava İİK'nun 18. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup HMK'nun 150. maddesinin uygulanmayacağı, taraflar gelmeseler bile yargılama yapılması ve şikayet incelenip karar verilmesi gerekirken takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına ve süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, borçlu adına çıkarılan duruşma davetiyesine ilişkin tebligatın incelenmesinde muhatabın çarşıda olduğu şerhi düşülerek tebligatın muhtarlığa yapıldığı ancak, tebliğ memuru tarafından tebligat mazbatasına, borçlunun çarşıda olduğuna ilişkin beyanda bulunan kişinin adı ve soyadının yazılmadığı, kim olduğuna dair hiçbir bilginin belirtilmediği anlaşılmakla tebligatın bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri gereğince usulsüz olduğunun anlaşıldığı, o hade borçluya usulüne uygun duruşma günü tebliği bulunmadığından mahkemece, borçlunun duruşmada hazır olmadığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılması ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, ara kararında; “1 nolu ara karar yerine getirildiğinde dosyanın hesap bilirkişisine tevdine , bilirkişi için 150 TL ücret takdirine, bilirkişi ücretinin davacı vekilince 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” dair karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda, mahkemece, ara kararında belirtildiği üzere, bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilerek mevcut duruma göre karar verilmesi gerekirken, yapılan ihtarata da aykırı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünde, kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği tespit edilip mahkeme kararı kaldırıldığına göre, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, davanın esasıyla ilgili olarak; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek "yeniden" esas hakkında karar verileceği- "Yeniden esas hakkında karar verilmeksizin" ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasındaki, "asıl alacağın %20'si oranında tazminatın, davacılardan alınarak davalıya verilmesine" ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle "hükmün düzeltilmesi" şeklinde verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Bozma sonrası hükümde davalı adının yanlış yazıldığı belirtilerek yapılan tavzih talebinin kabulüne dair verilen yerel mahkeme tavzih kararının, davacılar vekili tarafından temyiz edildiği, "dava açılan şirketin ünvan değişiklikleri arasındaki silsilenin doğru incelenmediği, mahkemece; davacı tarafın dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği A.Ş'nin, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren gerçekleşen ünvan değişikliklerinin, aradaki silsile bozulmayacak biçimde takibinin yapılıp buna ilişkin ticaret sicil kayıtlarının getirtilmesi; dava açılan şirketin ünvan değişiklikleri sonucu hangi hali aldığı saptanarak hükmün tashihine (veya bu talebin reddine) karar verilmesi" gerektiği belirtilerek bozulduğundan, bozma üzerine, doğru hasım hakkında verilecek yeni karar ve bu kararın kesinleşme durumu huzurdaki (hacizlerin kaldırılmasını, takibin durdurulması istemli) şikayetin esasına etkili olduğu dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, davanın esasıyla ilgili olarak; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek "yeniden" esas hakkında karar verileceği- İnfazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünün bir kısmını muhafaza ederek, diğer kısımları yönünden düzeltilerek yeniden karar verilmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından istinaf isteminin kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin, ilk derece mahkemesince davacı/borçlu aleyhine hükmedilen tazminat ve para cezasının hükümden çıkartılmasının hatalı olduğu-