Davacı vekili tarafından onama kararının tebliği üzerine karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de, BAM kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığı-
Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinde, karar tarihinden sonra kuruma ödeme yapılması için müracaatta bulunulduğunu, müracaatın üzerinden 30 günlük yasal sürenin geçmesi üzerine icra takibi başlatıldığını ileri sürdüğü görüldüğünden, mahkemece, duruşma açılıp taraf delilleri toplanarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
İpotek aktinde yer alan, ipoteğin nakdi ve gayri nakdi diğer tüm kredi sözleşmelerinden kaynaklanan, doğmuş ve doğacak tüm alacakların teminatı olmak üzere tesis edildiğine ilişkin kayıtların tüketici olan borçlu yönünden yazılmamış sayılacağı- Sıra cetveline ilişkin şikayetlerde, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptanması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapılması için,  icra mahkemesince, icra müdürüne (İİK'nın 17. maddesine kıyasen) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince, istinaf talebinin usulden reddine ilişkin ilk kararının taraflara tebliği ile kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderilmesi gerekirken, borçlunun HMK’nın 304. maddesi kapsamında olmayan dilekçesinin maddi hata talebi olarak kabulü ile usulden ret kararının kaldırılmasını müteakip istinaf başvurusunun esası hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davadan ve temyiz isteminden feragat edilen durumlarda öncelikle davadan feragat hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Borçlu geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olsa dahi, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve daha sonra da davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-
Mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlu ve alacaklının ileri sürdüğü hususlar araştırılarak, tarafların varsa gösterecekleri deliller toplanıp, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerekeceği-
Mahkemece, borçluya, eksik avansı tamamlaması için usulüne uygun ihtar tebliği yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde usulsüz ihtar tebliği dikkate alınarak şikayetin usulden reddine karar verilmesi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı "sıra cetvelinde birinci sırada yer alması gerektiğini" ve "davalıların alacaklarının muvazaalı olduğunu" ileri sürmüş olup, davacının iddiası, alacağın hem esasına hem de sırasına yönelik olduğundan, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise davalı alacağının varlığının ve miktarının incelenmesi gerektiği-