Şikayetin kabulü ya da reddi halinde icra mahkemesince icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği–
“Dava” niteliğinde olmadığından şikayette “ıslah” yoluna başvurulamayacağı–
Şikayetin kabul veya reddi halinde mahkemece vekili bulunan taraf yararına “maktu” vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
Tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre icra dairesine başvurup takibe itiraz etmemiş olan borçlunun, “tebligatın usulsüzlüğü”ne ilişkin şikayette bulunabileceği–
Takip borçlularının “kendilerine tebliğ olunan ödeme emrini veya icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği”nden bahisle durumu öğrendikleri tarihten itibaren 7 gün içinde şikayette bulunmakta hukuki yararlarının bulunduğu–
Mahkemeden “açık olmayan” veya “çelişkili fıkraları kapsayan” hükümlerin tavzihinin istenebileceği–
İhalenin feshine ilişkin şikayetlerde, harç ve vekalet ücretinin “maktu” olarak alınacağı-
İcra mahkemesi kararlarının “kesin hüküm” teşkil etmemesine rağmen, alacaklının şikayeti nedeniyle aynı konuda verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde bu kararın daha sonra verilecek olan kararlara karşı kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı–
İcra mahkemesi kararlarının birbirlerine karşı “kesin hüküm” teşkil edecekleri (icra mahkemesi kararları ‘kural olarak’ kesin hüküm teşkil etmez ise de, bir önceki icra mahkemesi kararının kesinleşmesi halinde, bu kararın aynı konuda açılan ikinci davada kesin hükmün neticelerini doğuracağı)–
HUMK’nun 67 (yeni HMK’nun 77.) maddesi gereğince, gecikmenin zarar oluşturacağı durumlarda, mahkemece kesin bir süre verilerek, “vekaletnamesini getirmek koşuluyla” vekilin dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verilebileceği–