Her ne kadar icra mahkemesi kararları genel hükümlere göre yapılan yargılamalar yönünden “kesin hüküm” oluşturmaz ise de, aynı konuda icra mahkemesinde verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın daha sonra verilmiş olan icra mahkemesi kararına karşı “kesin hüküm” sonuçlarını doğuracağı–
“Fiil ehliyetsizliği”nin, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, mahkemece doğrudan doğruya göz önünde bulundurulacağı–
“Kesin önel”e ilişkin ara kararında –HUMK.163 (yani HMK 94) uyarınca- yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için ne kadar ücret yatırılacağının belirlenmesi; özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması ayrıca önele uymamanın doğuracağı sonuçların da açıklanarak, tarafların uyarılması gerekeceği–
HUMK’un 382. (yeni HMK’nun 294, 295.) maddesi gereğince, sonradan yazılacak “gerekçeli karar”ın “kısa karar”a uygun olması gerekeceği–
İcra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin icra dairesinin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda oldukları; bu hususun, takip yapılmasının ön koşulu olup, kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle icra dairesince (ve icra mahkemesince) doğrudan doğruya gözetileceği- İcra dairesince (ve şikayet üzerine; icra mahkemesince) alacaklının mensup olduğu devlet ile ülkemiz arasında “mütekabiliyet” konusunda bir anlaşma olup olmadığının araştırılarak, böyle bir anlaşma yok ise icra müdürlüğünce belirlenecek teminatı yatırması için alacaklıya süre verilmesi gerekeceği- Virgin Adaları ile le Türkiye arasında teminat gösterme yükümlülüğünden muafiyet bulunduğu-
Ödeme emrinde borçlunun isminin yanlış yazılmış olmasının, her zaman düzeltilebilecek maddi bir hata olduğu–
Takibin borçlularından birisinin takibin diğer borçlusu ile ilgili olan konuda şikayette hukuki menfaati bulunmayacağından bu borçlunun yaptığı şikayetin “hukuki yarar yokluğu nedeniyle” reddine karar verilmesi gerekeceği–
İhalede satın aldığı taşınmazın adına tesçil edilmesini isteyen kişinin bu talebinin, imar değişikliği (ada-parsel numaralarının değişmesi) nedeniyle icra dairesince yerine getirilmemesi üzerine (bu uyuşmazlığın çözümlenmesi yargılamayı gerektireceğinden) şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulamayacağı–
“Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu”nu ileri sürerek şikayette bulunan borçlu bu iddiasının her türlü delille kanıtlayabileceğinden ve borçlu şikayetinde maddi vakalara dayanarak tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürmüş olduğundan olayın özelliği ve şikayetin niteliği gereği, duruşma açılarak şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği–
Her dava açıldığı gündeki koşullara göre değerlendirilip sonuçlandırılacağından, şikayet tarihinden sonra takip dayanağı senet aslının icra kasasına konulmuş olmasının şikayetin kabulünü engellemeyeceği–