Mahkemece verilen hükümde, taraflara yüklenen borçların ve tanınan hakların –HUMK’nun 388. (ve yeni HMK’nun 297.) maddesi uyarınca- açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği–
Davadan feragatın geniş, kapsamlı bir beyan olup HUMK’nun 95/I (yeni HMK.nun 311) maddesi gereğince, kati bir hükmün neticelerini doğurduğu–
Hukuk mahkemelerinde de sahtecilik iddiası ile olumsuz tespit davası açılması durumunda -HUMK. 314 vd. (şimdi; HMK 208 vd.) göre- “senedin bilirkişi marifetiyle incelenmesine ve olaydan haberdar olanların dinlenmesine karar verildiği taktirde” senedin, dava sonunda verilecek hükme kadar hiçbir işleme tabi tutulamayacağı (yapılmış olan takibin duracağı)–
“Davayı kabul”ün, “ikrar”dan farklı olduğu, “ikrar”ın konusunun olaylar, “kabul”ün ise talep sonucuna ilişkin olduğu–
İİK.’nun 4. maddesi uyarınca, takip hangi icra dairesinde başlanmışsa, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin de takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesince çözümleneceği-
İcra mahkemesince uyuşmazlığın niteliğine göre, duruşma açılarak gerektiğinde bilirkişi mütalaası da alınarak ve keşifte yapılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
“Kesin önel”e ilişkin ara kararında –HUMK.163 (yani HMK 94) uyarınca- yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için ne kadar ücret yatırılacağının belirlenmesi; özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması ayrıca önele uymamanın doğuracağı sonuçların da açıklanarak, tarafların uyarılması gerekeceği–
Alacaklı hakkında ceza mahkemesinde ‘sahtecilik davası’nın açılmış olmasının tek başına yeterli olmayıp ayrıca suçtan zarar gören sıfatıyla borçlunun da davaya kişisel hakları bakımından katılarak, dava konusu senedin iptalini istemesi gerekeceği (ve hakkındaki icra takibinin ancak o zaman kendiliğinden duracağı)–
İcra emrinin borçlu asile tebliğinden sonra borçlu vekilinin yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurarak ‘tebligatın asile gönderildiğinden bahisle icra emrinin iptali yanında, takibin esası ile ilgili itirazlarının da ileri sürmüş olması halinde adı geçenin artık ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptaline’ talep etmesinde hukuki yararının bulunmayacağı–