Davadan feragatın geniş, kapsamlı bir beyan olup HUMK’nun 95/I (yeni HMK.nun 311) maddesi gereğince, kati bir hükmün neticelerini doğurduğu–
Takip konusu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığı ve paraf imzasının borçluya ait olup olmadığı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verilemeyeceği–
İcra mahkemesinde mahkemeye sunulan ilk dilekçede, ileri sürülen itiraz sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılabileceği-
Direnme kararının tefhim edildiği celseye katılmayan şikayetçi vekili yerine duruşmada hazır bulunan ve hüküm tefhim edilen stajyer avukatın yukarıda açıklanan hükümlere uygun biçimde, şikayetçi vekili yanında staj yapıp yapmadığı, yapıyorsa şikayetçi vekilinin yazılı oluru ile onun gözetimi ve sorumluluğu altında hareket edip etmediği, duruşmaya girmesi konusunda verilmiş bir yazılı olur bulunup bulunmadığı da araştırılıp değerlendirilerek, buna ilişkin açıklama ve belgeler de eklenerek, temyizin süresinde olduğu düşünülüyorsa doğrudan, aksi halde şikayetçi vekilinin temyiz istemi konusunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/4-5 maddelerinin gözetilmesi suretiyle bir karar verilerek, bu kararın temyizi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesinin gerekeceği-
Asliye hukuk mahkemesinin ara kararının uygulanması icra takip işlemi sayılamayacağından, tedbir kararının uygulanmasından kaynaklanan şikayetleri inceleme görevinin kararı veren asliye hukuk mahkemesine ait olduğu-
Yetkili mahkemede dava açılması ile “zamanaşımının kesilmesi”, “hak düşürücü sürenin korunması” gibi kazanılmış hakların saklı tutulmuş olacağı–
Davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek “dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu” tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine (ve vekalet ücretine) mahkum etmesi gerekeceği–