İİK.’ nun 18. madde kapsamında şikâyet yargılaması usulüne tabi olan sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıklarda HUMK’nun 409. madde hükmünün uygulanmayacağı, bu durumda mahkemece esasa girilerek yargılama yapılması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sıra cetveline yönelik şikâyetlerin kabulü halinde, sıra cetvelinde yer alan diğer alacaklıların haklarının etkileneceği, bu durumda icra mahkemesinin şikâyetinin, şikâyet sonucunda hakları etkilenecek olan diğer alacaklılara yöneltmesinin ve İİK.’ nun 18. maddesindeki takdir hakkını duruşma açmak yönünde kullanmasının gerekeceği-
İcra memuru kendi verdiği karardan dönemez ise de; önceki verdiği kararın dosya kapsamı ve yasa hükmüne uygun olmadığını fark etmesi, örneğin, iflasın ertelenmesi davasında borçlu şirket hakkında takiplerin durdurulmasına dair verilen tedbir kararına rağmen yanlışlıkla borçlunun malvarlığının haczine karar verilmesi halinde, icra memurunca yasaya uygun olan kararın verilmesine engel bir düzenleme de bulunmadığı- İcra müdürlüğünce tedbir kararı gerekçe gösterilerek -yanlışlıkla konulan- haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu yani kararın verildiği tarihteki hukuksal durum esas alınması gerekeceği; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınması gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermek gerekeceği-
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunduğu, itirazın kaldırılması ve tahliyeye ilişkin talebin duruşmalı olarak incelenmesinin gerektiği, duruşma günü verilmeden taraflar davet edilip beyan ve delilleri toplanmadan evrak üzerinde karar verilmesinin hukuka aykırı olacağı-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu- Bu husus araştırılarak teminat yatırması gerektiği sonucuna varılması halinde, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak yeterli miktarda teminat takdir edilip alacaklı vekiline bu miktarı bloke etmesi için uygun bir süre verilerek teminat yükümlülüğünü yerine getirilmesine karar vermek gerekirken bu prosedüre uymadan doğrudan yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu- Dayanak belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi halinde, mahkemece, ödeme emrinin iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerektiği-
Takip hukukundan doğan istihkak davalarında verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği için bunlar hakkında yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyeceği-
Şikâyetçi vekili, müvekkilinin alacağının kamu alacağı olup, paylaşıma konu paranın sıra cetvelinde 1. ve 2. sıradaki alacaklılara ödenmesinin doğru olmadığını ve müvekkiline ödeme yapılması gerektiğini ileri sürdüğüne göre, 1.ve 2. sıra alacaklılarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmeden ve dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-