İcra mahkemesi kararlarının “maddi anlamda kesin hüküm” teşkil etmemelerine rağmen, kendi aralarında, birbirlerine karşı kesin hüküm oluşturdukları-
Tahliye işleminin iptaline ilişkin uyuşmazlıkta, icra mahkemesince, duruşma açılıp tapu kaydı getirtilerek ve tarafların iddia ve delilleri incelenerek, şikayetçinin İİK'nun 27. maddesinde yazılı olduğu şekilde ayni hakkının olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, eksik inceleme ile evrak üzerinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı-
Borçluların tebligattan haberdar olduğu tarihten itibaren takibin şekline göre yasal süresi içinde icra dairesine itiraz etmemiş olmalarının, “tebligatın usulsüzlüğü” ne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Şikayetin kabulü/reddi halinde “maktu” vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermek gerekeceği-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu-
Kural olarak, icra mahkemesi kararlarının “kesin hüküm” teşkil etmedikleri, tarafları ve konuları aynı olan kararların, kesinleşmesi koşuluyla, birbirlerine karşı (önceki kararın sonrakine karşı) “kesin hüküm” teşkil edeceği-
İcra hukukundaki istihkak davası sonunda verilen kararların maddi anlamda “kesin hüküm” teşkil etmeyeceği ve bu kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyeceği, istihkak davasındaki amacın haczedilen mal üzerinde cebri icranın yürüyüp yürümeyeceğini saptamak olduğu-