Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunduğu, itirazın kaldırılması ve tahliyeye ilişkin talebin duruşmalı olarak incelenmesinin gerektiği, duruşma günü verilmeden taraflar davet edilip beyan ve delilleri toplanmadan evrak üzerinde karar verilmesinin hukuka aykırı olacağı-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu- Bu husus araştırılarak teminat yatırması gerektiği sonucuna varılması halinde, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak yeterli miktarda teminat takdir edilip alacaklı vekiline bu miktarı bloke etmesi için uygun bir süre verilerek teminat yükümlülüğünü yerine getirilmesine karar vermek gerekirken bu prosedüre uymadan doğrudan yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu- Dayanak belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi halinde, mahkemece, ödeme emrinin iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerektiği-
Takip hukukundan doğan istihkak davalarında verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği için bunlar hakkında yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermek gerekeceği-
Şikâyetçi vekili, müvekkilinin alacağının kamu alacağı olup, paylaşıma konu paranın sıra cetvelinde 1. ve 2. sıradaki alacaklılara ödenmesinin doğru olmadığını ve müvekkiline ödeme yapılması gerektiğini ileri sürdüğüne göre, 1.ve 2. sıra alacaklılarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmeden ve dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Vasi, vesayet makamından izin almadan bu davayı açtığına göre, mahkemece, dava ve usul ekonomisi ilkesi gözetilerek izin alması için yeterli süre verilip bu husususun bekletici mesele yapılmasının gerekeceği, vesayet makamınca izin verilmesi halinde, yargılamaya devamla nihai karar verilmesinin, aksi taktirde sıfat yokluğundan istemin reddedilmesinin gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, satış işlemlerinin iptaline ve satışın durdurulması ile İİK.’nun 264. maddesi uyarınca alacaklının huzurunda haciz yapılmış olmasına rağmen 7 gün içinde esas takibe geçilmemiş olması nedeniyle ihtiyati haczin hükümsüz kaldığının tespiti ile takibin iptaline yönelik olduğundan; icra mahkemesince başvurunun sadece satışın durdurulmasına ilişkin kısmı hakkında karar verilemeyeceği-
İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler ise de, kesinleşmesi koşulu ile birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edecekleri-
Her ne kadar icra mahkemesi kararları kesin hüküm oluşturmaz ise de, borçlunun haczedilmezlik şikayeti nedeniyle aynı konuda verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde, ilk kararın, daha sonra verilmiş olan bu karara karşı kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı-
Kısa karar ile hüküm kısmında çelişki bulunduğundan mahkeme kararının bozulması gerektiği-