Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal davası isteğine ilişkin davada, tescil davası açılması yönünde davacıya önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra bir hüküm kurulması gerekeceği-
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkin olup mahkemece; taşınmazın satışında bedel olarak mutlaka para ödenmesi gerekmediği, uzun yıllar bakım-gözetimin, hizmet ve emeğin de bir malın karşılığı olabileceği iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı-
Davacının kız çocuğu davalının ise erkek çocuğu olduğu, resmi akitteki değer ile gerçek değer arasında açık ve fahiş fark bulunduğu, taşınmazların satışından elde edilen bedelin murisin eşi adına kayıtlı başka bir taşınmaz için harcandığı yönündeki savunma satış tarihleri ile anılan taşınmazın satın alındığı tarih karşılaştırıldığında samimi bulunmadığı gözetildiğinde davalıya yapılan temlikin bedelsiz olduğunun anlaşıldığı-
Mahkemece hüküm altına alınması gereken nispi karar harcı ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar yararına taktir edilmesi gereken avukatlık ücretinin davacıların miras paylarına isabet eden dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalıların kabul beyanının ilk celse gerçekleştiği dikkate alınarak karar ve ilam harcının üçte ikisinden sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden kayden satış veya ölünceye kadar bakma akti ile yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olduğu-
Davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün ,miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması, bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Murisin gerek temlik tarihinde gerekse vekaletin düzenlediği tarih itibariyle hukuki ehliyete haiz olup olmadığının saptanması, adli tıp kurumundan rapor alınması; ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde pay oranında istekte bulunulamayacağından davanın reddedilmesi; murisin hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşılması halinde ise, muris muvazaası yönünden değerlendirme yapılması gerekeceği-
Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu; muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği; yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İ.ları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde tenkis talepli davada; tenkis hesabını etkileyeceğinden, dava konusu taşınmazlardan, satış yoluyla intikal ettirilenler bakımından muris muvazaası nedenine dayalı; bağış suretiyle temlik edilenler yönünden ise tenkise ilişkin gerekli araştırmanın yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, kendi payı bakımından istekte bulunmadığına, annesinin payı bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açmış bulunduğuna göre, iddianın her türlü delille kanıtlanabileceği gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-