Davalıların miras bırakandan edindikleri payların yansıtıldığı imar parselleri üzerinden iptal ve tescile hükmedilmesi gerekirken, sicil kaydı kapatılan ve işlem yapma ve hukuki varlığı kalmayan kadastral parseller hakkında karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu; diğer taraftan dava miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde karar verilmesi gerekirken, hem paylı mülkiyet hem de elbirliği mülkiyeti şeklinde tescile ilişkin hüküm kurulmuş olmasının da doğru olmadığı-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktan, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerektiği- Dava konusu olayda miras bırakanın davalı gelinine yapmış olduğu temlikin bakım karşılığı olduğu, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, başka bir ifadeyle işlemin gerçek iradeyi yansıttığı anlaşıldığından, ivazlı akitlerde tenkisin de mümkün olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği- 
Bir taşınmaz üzerinde intifa hakkı varsa, intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir. Dolayısıyla taşınmaz değerinin kararlaştırılmasında üzerindeki yükümlülükler göz önünde bulundurulur. Şüphesiz ki üzerinde intifa hakkı olan yâda olmayan taşınmaz değerleri aynı değildir. Dosyadaki veraset belgesine ve murisin ölüm gününe göre terekede davalının 2/6 intifa hakkı vardır. Terekenin değerlendirilmesinde yükümlü olduğu intifa hakkının gözetilmemesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Muvazaada görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak ve muris adına tescil istemi ile açılan tapu iptal ve tescil davasıdır. Terekeye iade istemli dava açılmış olmasına rağmen davada tüm mirasçılar yer almamıştır. Dava konusu elbirliği mülkiyete konu olup tüm mirasçıların davaya katılımı sağlanıp taraf teşkil sağlandıktan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerektiği-
Dosya içeriğine göre, miras bırakan tarafından davalı yararına yapılan karşılıksız bedel temlikinin bulunduğu ispatlanamadığından tenkis davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin davanın 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmişse de, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağından tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı-
Tapu iptali ve terekeye iade istekli davanın mirasbırakanın mirasçılarından biri tarafından açıldığı, ancak davacının, mahkemenin kendisine verdiği süre içerisinde terekeye temsilci tayini için sulh hukuk mahkemesinde dava açtığı ve halen derdest bulunduğu; hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nın 115/2. maddesi çerçevesinde sulh hukuk mahkemesindeki davanın sonuçlanmasının beklenmesi, ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi gerekeceği-