Davacının davalı ile birlikte evlilik birliği içinde edindiği uyuşmazlık konusu taşınmazın mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak 3. kişiye devredildiği iddiasıyla tasarrufunun iptali (İİK'nın 283) istemiyle açtığı davada, TMK.nun mal rejimleri ve katkı payına ilişkin hükümlerinin tartışılması gerekeceğinden, davanın, aile mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Takipte borçlu sıfatı bulunmayan kişilerin haciz tarihinde taşınmazın maliki oldukları ve tasarrufun iptali davasında taraf konumunda da olmadıkları ve dolayısıyla anılan davada haklarında verilmiş herhangi bir kararın da bulunmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan bu kişiler yönünden sonuç doğurmayacağı, şikayetçilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davasında verilen ilamın alacaklının daha önce başlattığı icra dosyaları üzerinden takibe devam etmesini sağladığı- Tasarrufun iptali ilamında "....Davalının taşınmazlarının belirlenmiş olan rayiç bedellerini geçmemek ve davacının icra takip dosyalarındaki toplam alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere nakdi teminat ile sorumlu tutulmalarına, davacıya bu dosyalardaki alacağın tahsili yönünde bu kişiler ile ilgili takip ve dava yetkisi tanınmasına...’’ şeklinde hüküm kurulmuş olup takipte istenen miktarların tahsiline ilişkin bir hüküm kurulmadığından, hüküm fıkrasında geçen bu miktarlar için 3. şahıs aleyhine takip yapılamayacağı-
Tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan üçüncü kişiler ... ve ... yönünden sonuç doğurmayacağının açık olduğu- Öte yandan 17.07.2014 tarihinde alacaklının talebi ile konulan haczin, yeni bir haciz niteliğinde olup, şikayetçi üçüncü kişilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kötü niyetinin ispatlanamayan davalı-dördüncü kişi hakkındaki davanın reddi gerektiği- Davalı borçlunun ortağı ve dava dayanağı takip dosyasında da borçlu olan şirketin müdürü olan davalı dördüncü kişinin borçlunun mali durumunun bozuk olduğunu bildiği, davalı üçüncü kişiden taşınmazı satın alan dördüncü kişinin kötü niyetinin ise ispatlanmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 283/2 uyarınca, davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri kadar takip konusu alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- Davalı üçüncü kişinin, borçlu şirketin idare işlerinde çalıştığı, taşınmazın kredisinin davalı borçlu tarafından ödenememesi nedeni ile sadece bu kredinin ödeme karşılığında taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, bu hali ile İİK. mad. 280 kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğinin kabulü gerektiği; taşınmazın kredi borcu nedeniyle alacaklı banka tarafından satışa çıkarıldığı belirtildiğinden, böyle bir takip olup olmadığı araştırılarak, böyle bir dosya ve satış işlemi varsa icra dosyasının bekletici mesele yapılarak, takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise, bu bedelin tahsiline bedel kalmamış ise konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şayet böyle bir takip veya paraya çevirme işlemi söz konusu değil ise ile bu taşınmazın üçüncü kişiye satışının iptaline karar verilmesi gerektiği- Taşınmazı satın alan davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazın satın alındığı sitenin bir başka apartmanın da oturduğu, taşınmazın 170.000,00 TL alındığı bu ödemenin 3.450,00 TL'sının borçlunun kooperatif borcunun ödendiği, 45.550,00 TL'nin makbuz karşılığında verildiği, bu makbuzda diğer üçüncü kişinin tanık olarak bulunduğu belirtildiğinden, davalı üçüncü kişinin, diğer taşınmaza ilişkin tasarrufta üçüncü kişi konumunda olan davalıyı nereden tanıdığı ve dolayısı ile borçluyu tanıyıp tanımadığının İİK. mad. 280 kapsamında değerlendirmesi gerektiği-
Davacı ile davalının fiilen ayrı yaşadıkları süreçte, dava konusu taşınmazın davalıya satıldığı, üçüncü kişinin borçlunun kızkardeşinin kocası olduğu ve borçlunun borca batık olduğu bir dönemde satışın yapıldığının davalıların da kabulünde olduğu, ivazlar arasında önemli oransızlık bulunduğunun sabit olduğu olguları birlikte değerlendirildiğinde, satışın aslında davacıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığı davacının alacağını sonuçsuz bırakmaya yönelik olduğunun kabulü ile mahkemece, İİK. mad. 283 kıyasen uygulanarak davacının katkı payı alacağını temin etmek üzere bu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak satış işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İptali istenen tasarrufun, satıcılık sözleşmesinden doğan borçtan sonra yapılmış oldığu, borçlu hakkında davacı alacaklı tarafından takibe geçilen yüzlerce takip dosyası ile dava dosyasında mevcut geçici haciz tutanaklarının "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu, borçlu ile davalı üçüncü kişi arasındaki tasarruf yönünden tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında 8 misli fark bulunduğu anlaşıldığından, tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 gereğince iptale tabi olduğu- Borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastı işleminin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde, malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin iptal edileceği (İİK. mad. 280)- Davalı dördüncü kişinin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, hakkındaki davanın reddine karar verilmesi isabetli ve bu durumda, davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın İİK. mad. 283/2 gereğince "bedele dönüşmesi" nedeniyle, davacının dava konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki bedeliyle tazminatla sorumlu tutulmasına (aynı taşınmaza ilişkin olarak başka alacaklılar tarafından açılan ve tazminat olarak hükmedilerek kesinleşen dosyalar var ise o dosyalarla da tekerrür oluşturmayacak şekilde) karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulü halinde İİK. mad. 283 uyarınca davacıya "haciz" ve "satış" istemine yetkisi verileceği ve hükümde bunun açıkça belirtilmesi gerektiği-
Davalının borçlu şirket ile aynı işkolunda faaliyette bulunan Ltd.Şti ortağı olduğu, anılan şirket yöneticisinin borçlulardan birinin kız kardeşinin eşi olup, üçüncü kişinin ...nin yeğeni olduğu ve borçlu şirket ile aynı adreste faaliyette bulunduğu anlaşıldığından, İİK. mad. 280 gereğince borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olduğu- İki ayrı iptal davası sonucunda mahkemelerce aynı şekilde hüküm kurulduğundan anılan dosyalardan verilen kararların infazı halinde bu dosya ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği, gerekçede bu husus belirtilmiş olmasına rağmen hükümde bu yönde açıklık bulunmamasının infazda kuşku yaratacağı, bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği, hükmün düzeltilerek onanmasına gerektiği-
Dava konusu parsel üzerindeki ipotek, davacının dava konusu yapmadığı alacağın teminatını oluşturduğundan, alacaklının tasarrufun iptali davasının açmakta hukuki menfatinin olduğu- Dava koşulları ve iptal şartları yönünden delillerin değerlendirilmesi, varlığı halinde de, dava konusu taşınmazın ihale sonucu satılarak, ihalenin kesinleştiği ve yapılan sıra cetvelinde davacıya ödemeler yapıldığı gözetilerek, ödeme yapılan takip dosyaları yönünden davanın konusuz kalıp kalmadığı da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-