Tasarrufun iptali davalarının İİK 282. maddesi hükmü uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçıları aleyhine açılacağı-
Mahkemece yapılması gereken işin, temyize konu taşınmaz bakımından mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi daha sonra da tefrik edilen dosyanın görevli Aile Mahkemesine gönderilmesi, dava konusu taşınmazla ilgili 16.08.2007 ve 29.09.2009 tarihli tasarruflar yönünden ise, aile mahkemesi kararının bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının olduğunun tesbiti halinde TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesinden ibaret olduğu-
Dava konusu araç haricinde dava dışı 4. kişilere satılan diğer araçlar ile ilgili “ ... diğer araçlar açısından dava bedele dönüştüğünden, ancak araç bedelleri icra takibine esas alacaktan yüksek olduğundan icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerini aşmamak üzere tahsil tarihinde icra takibinde alacağın ulaşacağı bedelin davalı ........Madencilikten alınarak davacıya verilmesine “ karar verilmişse de varılan sonucun dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmediği, İİK 283/2 gereğince iş bu araçlar yönünden talebin bedele dönüştüğü göz önüne alınarak adı geçen davalı 3. kişinin araçları elden çıkardığı tarihte ki gerçek değerleri nispetinde davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 277. vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı, davacının genel hükümlere, yani muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayıp, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
BK' 18 e göre açılan iptal davasında aciz belgesinin aranmadığı- Davalılar arasındaki icra takibi muvazaalı olduğundan, davacının davasının kabulü ile davalı üçüncü kişinin  icra dosyasındaki borçluya yönelik davacı alacağına yeter kısmının iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu- Birleşen itirazın iptali davası yönünden de davanın kabulü ile itirazın iptali ile bu kısma ilişkin talebin tahsilde tekerrür olmamak şartı ile icra takibinin devamına, dava tarihi itibari ile dava değeri üzerinden taktiren %40 oranında hesaplanan inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasının, İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşmesi halinde, aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesi mümkünse de, bu durumda, ilam doğrultusunda üçüncü kişiye icra emri tebliğ edilmesi gerekeceği, üçüncü kişiye icra emri tebliğ edilmeden malvarlığına doğrudan haciz konulamayacağı-
Tasarruf iptal davasında taşınmazı muvazaalı devralan üçüncü kişinin tasarrufu iptal davasının kabulü ile takip borçlusu haline gelmeyeceği- Zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını ancak takip borçlusunun ileri sürebileceği-
Tasarrufun iptali davaların görülebilmesi için, iptali istenilen işlemin, borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği- Ticari hayatta bankaların verdikleri kredi karşılığı teminat senetleri almalarının mutad bir uygulama olduğu- Banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, takibe konulan senedin tanzim tarihinden önce borçlu şirkete verilen kredilerden kaynaklanan borcunun bulunup bulunmadığı, takip dayanağı senedin önceki kredi sözleşmesinden doğan borca karşılık mı yoksa son verilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak mı verildiğinin araştırılması gerektiği-
6183 sayılı Kanun uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu olması gerektiği- Dava konusu taşınmazın borçlunun dava dışı bankaya olan borcu nedeni ile yapılan icra takibinde cebri icra yolu ile satıldığı ve satıştan üçüncü kişiye bir para kalmadığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında yer olmadığına karar verilmesinin isabetli olduğu- Takip konusu kamu alacağının asil sorumlusu olan dava dışı şirkette, kamu borcunun doğduğu yıllarda davalı üçüncü kişi ile borçlu ortak olduğundan, 6183 s. K. mad. 30 kapsamında, davalı üçüncü kişinin, borçlunun mali durumu ve mal kaçırma amacını bilebilecek durumda olduğu ve bu nedenle davalılar haksız olup yargılama giderlerinin haksız olan davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği-