Takibin gerçek bir alacağa ilişkin olmasının da tasarrufun iptali davasının koşullarından biri olduğu- Davalı üçüncü kişi, "alacaklının alacağının muvazaalı olduğunu" iddia ettiğinden, mahkemece ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak takip konusu senet borcunun var olup olmadığı ve neye ilişkin olduğu tespit edilerek, davacının böyle bir borcu verebilecek ekonomik durumu olup olmadığı da araştırılarak ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek alacağın gerçekliği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekeceği, bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu, bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın, tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekeceği-
İİK'nun 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemi-
Davalının, dava konusu taşınmazı diğer davalıdan satın alan dördüncü kişi konumunda olduğu, dosya içerisindeki belgelerden, diğer davalının borçlunun amcasının oğlu olduğu, hem inşaat yapımı hemde emlak alım satımı ile uğraştığı, davalının da diğer davalıyı tanıdığı ve zaman zaman taşınmaz aldığı yine borçlu ile davalının da Çekmeköy de emlakcılık işini yaptıkları anlaşıldığından, aynı semtte aynı faaliyet alanında iş yapan dördüncü kişi davalının borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olmadığını söylemenin mümkün olmadığı, mahkemece, diğer davalı tarafından davalıya yapılan satışında iptaline karar verilerek 21.12.2012 tarihindeki taşınmazın gerçek değerinden yalnızca diğer davalıyı 27.03.2013 tarihindeki gerçek değeri ile 21.12.2012 tarihli satış bedeli arasındaki farktan davalı ve diğer davalıyı müteselsilen tazminatla sorumlu tutulması gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği, bu yasal nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Davacıların alacağının kesinleşmediğinden dolayısı ile davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesine göre maktu davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İvazlar arasında önemli bir oransızlık olmamakla birlikte davalı borçlu ile üçüncü kişinin dava dışı şirkette ortak olmaları nedeni ile 6183 sayılı yasanın 30. maddesine göre borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu- Bu tür davalarda davanın kabulü halinde, davacı kamu idaresinin iptal edilen tasarrufun meydana geldiği tarihteki kamu alacağının tespit edilerek bu miktar ile sınırlı olarak tasarrufun iptalinin gerektiği-
Tasarrufun iptali davası-
İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemi-
Tasarrufun iptali davasında, dava konusu taşınmazı davalı 3. şahıs tarafından elden çıkarılması sebebi ile bu taşınmazla ilgili talep bedele dönüşmüş olduğunda, bedele dönüşen dava nedeniyle hükmedilen tazminata taşınmazın elden çıktığı tarihten itibaren faiz uygulanmasının doğru olmadığı- Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiği-
1. HD. 21.11.2017 T. E: 2014/22630, K: 6633-