Tasarrufun iptali davasının İİK. mad. 283  gereğince bedele dönüşmüş olması halinde, borçlu hakkındaki davanın da kabul edilerek yargılama giderlerinden davacı üçüncü kişi ve borçlu birlikte müteselsilen sorumlu olması bedelden ise sadece üçüncü kişinin sorumlu tutulması gerektiği- İİK. mad. 283 gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde, davalı üçüncü kişi hakkında, davacı alacaklının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri olan miktar kadar tazminata hükmedilmesi gerektiği-
İİK. mad. 283/2 uyarınca alınan ilamda, faize ilişkin bir hüküm bulunmasa da, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği- Sadece kesinleşmeden icraya konulamayan ilamlarda, hüküm altına alınan alacak, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceğinden, faizin de kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği- Tasarrufun iptali kararlarının icrası için ise, kesinleşme gerekmediğinden, karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği- Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin borçlusu hakkında takibin devam etmesinin, tasarrufun iptali ilamına dayalı takipte faiz istenmesine engel olmadığı-
Tasarrufun iptali davasına konusu aracın üçüncü kişinin elinden çıkmış olması ve İİK. mad. 283/2 uyarınca, satış bedelinin davalı üçüncü kişiden tahsili ile davacı alacaklıya ödenmesine hükmedilmesi halinde, aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesinin mümkün olduğu ve bu durumda, ilam doğrultusunda 3. kişiye icra emri tebliğ edilmesi gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapması ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Davacının davalı ile birlikte evlilik birliği içinde edindiği uyuşmazlık konusu taşınmazın mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak 3. kişiye devredildiği iddiasıyla tasarrufunun iptali (İİK'nın 283)  istemiyle açtığı davada,  TMK.nun mal rejimleri ve katkı payına ilişkin hükümlerinin tartışılması gerekeceğinden, davanın, aile mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Takipte borçlu sıfatı bulunmayan kişilerin haciz tarihinde taşınmazın maliki oldukları ve tasarrufun iptali davasında taraf konumunda da olmadıkları ve dolayısıyla anılan davada haklarında verilmiş herhangi bir kararın da bulunmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan bu kişiler yönünden sonuç doğurmayacağı, şikayetçilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davasında verilen ilamın alacaklının daha önce başlattığı icra dosyaları üzerinden takibe devam etmesini sağladığı- Tasarrufun iptali ilamında "....Davalının taşınmazlarının belirlenmiş olan rayiç bedellerini geçmemek ve davacının icra  takip dosyalarındaki toplam alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere nakdi teminat ile sorumlu tutulmalarına, davacıya bu dosyalardaki alacağın tahsili yönünde bu kişiler ile ilgili takip ve dava yetkisi tanınmasına...’’ şeklinde hüküm kurulmuş olup takipte istenen miktarların tahsiline ilişkin bir hüküm kurulmadığından, hüküm fıkrasında geçen bu miktarlar için 3. şahıs aleyhine takip yapılamayacağı-
Tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan üçüncü kişiler ... ve ... yönünden sonuç doğurmayacağının açık olduğu- Öte yandan 17.07.2014 tarihinde alacaklının talebi ile konulan haczin, yeni bir haciz niteliğinde olup, şikayetçi üçüncü kişilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kötü niyetinin ispatlanamayan davalı-dördüncü kişi hakkındaki davanın reddi gerektiği- Davalı borçlunun ortağı ve dava dayanağı takip dosyasında da borçlu olan şirketin müdürü olan davalı dördüncü kişinin borçlunun mali durumunun bozuk olduğunu bildiği, davalı üçüncü kişiden taşınmazı satın alan dördüncü kişinin kötü niyetinin ise ispatlanmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 283/2 uyarınca, davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri kadar takip konusu alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- Davalı üçüncü kişinin, borçlu şirketin idare işlerinde çalıştığı, taşınmazın kredisinin davalı borçlu tarafından ödenememesi nedeni ile sadece bu kredinin ödeme karşılığında taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, bu hali ile İİK. mad. 280 kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğinin kabulü gerektiği; taşınmazın kredi borcu nedeniyle alacaklı banka tarafından satışa çıkarıldığı belirtildiğinden, böyle bir takip olup olmadığı araştırılarak, böyle bir dosya ve satış işlemi varsa icra dosyasının bekletici mesele yapılarak, takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise, bu bedelin tahsiline bedel kalmamış ise konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şayet böyle bir takip veya paraya çevirme işlemi söz konusu değil ise ile bu taşınmazın üçüncü kişiye satışının iptaline karar verilmesi gerektiği- Taşınmazı satın alan davalı  üçüncü kişinin dava konusu taşınmazın satın alındığı sitenin bir başka apartmanın da oturduğu, taşınmazın 170.000,00 TL alındığı bu ödemenin 3.450,00 TL'sının borçlunun kooperatif borcunun ödendiği, 45.550,00 TL'nin makbuz karşılığında verildiği, bu makbuzda diğer üçüncü kişinin tanık olarak bulunduğu belirtildiğinden, davalı üçüncü kişinin, diğer taşınmaza ilişkin tasarrufta üçüncü kişi konumunda olan davalıyı nereden tanıdığı ve dolayısı ile borçluyu tanıyıp tanımadığının İİK. mad. 280 kapsamında değerlendirmesi gerektiği-
Davacı ile davalının fiilen ayrı yaşadıkları süreçte, dava konusu taşınmazın davalıya satıldığı, üçüncü kişinin borçlunun kızkardeşinin kocası olduğu ve borçlunun borca batık olduğu bir dönemde satışın yapıldığının davalıların da kabulünde olduğu, ivazlar arasında önemli oransızlık bulunduğunun sabit olduğu olguları birlikte değerlendirildiğinde, satışın aslında davacıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığı davacının alacağını sonuçsuz bırakmaya yönelik olduğunun kabulü ile mahkemece, İİK. mad. 283 kıyasen uygulanarak davacının katkı payı alacağını temin etmek üzere bu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak satış işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-