Tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği- Ticari hayatta bankaların verdikleri kredi karşılığı teminat senetleri aldıkları da mutad uygulamalardan olduğu bir gerçek olduğundan, bilirkişi aracılığı ile banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, takibe konulan senedin tanzim tarihinden önce borçlu şirkete verilen kredilerden kaynaklanan borcunun bulunup bulunmadığı, takip dayanağı senedin önceki kredi sözleşmesinden doğan borca karşılık mı yoksa son verilen 10.08.2012 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olarak mı verildiğinin araştırılarak, senedin önceki tarihli kredi sözleşmelerinden doğan borca karşılık verilmiş ise 12.07.2012 tarihli tasarruflar yönünden de işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi aksi durumda ise şimdiki gibi sadece bu tarihli tasarruflar yönünden dava ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi  uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- 4. kişi konumunda bulunan dahili davalının, borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı hususunda mahkemece bir gerekçe yazılmadığı gibi dördüncü kişi konumunda olan davalının satış parası olarak ödediği miktarı gösteren banka dekontu ibraz ettiği- 4. kişi konumunda bulunan davalınınn kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi halinde mahkemece aleyhine tasarrufun iptaline, 4. kişi konumunda bulunan dahili davalının kötüniyetinin ispat edilememesi halinde ise gayrimenkulü 4. kişiye satan diğer davalı üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki alacağı geçmemek üzere gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması yönünde karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu fabrika ve üzerinde bulunduğu taşınmazın, İstanbul .....İcra Müdürlüğü'nün ........ sayılı takip dosyasından cebri icra yoluyla satılmış olması nedeniyle, anılan icra dosyasında takip alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise alacağı geçmemek üzere bu bedelin tazminat olarak üçüncü kişiden alınmasına, aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şekline karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasında hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti alacakları, ilk takip dosyasından bağımsız alacaklar olduğundan, bu alacakların tahsili için başlatılan icra takibinde tasarrufun iptaline konu mal dışında borçlunun diğer mallarının da haczedilebileceği-
Tasarrufun iptali davalarının görülmesi için gerekli aciz belgesinin temyiz aşaması da dahil her aşamada ibrazının mümkün olduğu- Mahkemenin borçlunun satış tarihinde mali durumunun iyi olduğu bu nedenle taşınmazları mal kaçırma amacı ile satmasının mümkün olmadığı yönündeki gerekçesinin isabetsiz olduğu- İİK. mad. 278/3-1'de belirtilen akrabalar arasında yapılan satış bağış niteliğinde olup iptali gerektiği, maddede geçen 2 yıllık sürenin dolması nedeni ile bu maddenin uygulanma imkanı yok ise de, borçlunun baldızı ve kardeşlerinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğundan, İİK. mad. 280 uyarınca, tasarrufun iptali gerektiği- Akit tablosunda borçlu ile adresi aynı olan ve inşaat işi ile uğraşan borçlunun demir aldığı kişinin İİK. mad. 280 uyarınca borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu- Dava esastan reddi halinde, davalı lehine, borç miktarından daha düşük olan taşınmaz değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği, dava dayanağı ........... İcra Müdürlüğü'nün .......... sayılı dosyasından takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği ancak borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı gibi sonradan kesin aciz belgesi de sunulmadığından, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için gerekli olan tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması koşulu gerçekleşmemiş olması nedeni ile bu taşınmaz yönünden davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilerek anılan davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Hacze dayanak yapılan tasarrufun iptali ilamında yalnızca satış işleminin iptaline karar verilmekle yetinilmiş olup, üçüncü kişi adına olan tapu kaydının iptali ile borçlu adına tesciline dair bir hükmün kurulmadığı- Bu nedenle taşınmazın mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olduğu ve bu durumda şikayetçi tapu malikinin taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını istemekte aktif husumet ehliyeti bulunduğundan, mahkemece şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufların, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği, ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların, sınırlı olarak sayılmış olmadığı- Borcun doğum tarihinin tasarrufta önce olup olmadığının net olarak tesbiti yapılarak, tasarruftan sonra olması halinde davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi, aksi durumda ise tanık beyanlarından borçlu ve üçüncü kişi davalının satıştan önce birbirlerini tanıdıkları anlaşıldığından , İİK'nun 280. maddesine göre borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olup olmadığının değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalının üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği(İİK.md.283/1), bu nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği- Mahkemece belirtilen hacizlerdeki istihkak iddiaları ve dava sonuçları ile haczedilen bu malların akıbetinin araştırılarak,gerektiğinde bekletici mesele yapılarak, borçlunun aciz halinin varlığı ve yokluğunun net bir şekilde saptaması yapıldıktan sonra aciz halinin olmadığı yani haczedilen malların alacağı karşılayacağı saptandığı takdirde davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-