İptal davasının kabulüne karar verilen hallerde, kararın hüküm fıkrasında sadece "tasarrufun iptaline" karar verilmekle yetinilmesi gerekeceği, hem "iptal"e ve hem de "tazminat"a karar verilemeyeceği–
Davalılar arasında "yakın ilişki", "akrabalık", "arkadaşlık", "komşuluk", "iş ortaklığı" nedeniyle herhangi bir yakınlığın bulunması halinde, üçüncü kişinin, borçlunun "mali durumunu ve mal kaçırma kasdını bilebilecek durumda sayılmasına" neden olacağı–
Tasarrufun iptâli davaları, icra takibine bağlı davalar olduğundan, dava devam ederken borcun ödenmiş olduğunun anlaşılmış olması halinde, dava konusuz kalacağından "davanın konusu kalmadığından reddine" veya "dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi, ancak dava açılmasına hangi tarafın neden olduğu araştırılarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından araştırmanın sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
6183 s. Kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları hakkında da, İİK.’nun 283. maddesinin kıyasen uygulanacağı (bunun sonucunda; mahkemece “tasarrufun iptali” ile yetinilerek, "taşınmazın davalı ...... tarafından diğer davalı .......'na satışına ilişkin tasarrufun alacaklı davacının asıl alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak iptali ile davacı tarafa taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine" karar verilmesi gerekeceği, ayrıca "tapu kaydının tekrar borçlu adına tesçiline" karar verilemeyeceği–
6183 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince "kötüniyetli dördüncü kişiye dava açılmaması veya kötüniyetinin isbatlanamaması halinde, davalı üçüncü kişinin, dava konusu mal, hak ve değeri elinden çıkarmış olması halinde, elinden çıkardığı tarihteki değerini nakden ödemekle yükümlü olacağı–
Mahkemece dava konusu her taşınmaz için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği- bedele dönüşme şartlarının tezahür edip etmediği belirlenmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmemesi gereği-
Tasarrufun iptali davalarının amacının; borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak" olduğu- Yapılan haciz işlemleri sırasında tutulan haciz tutanaklarından ve alınan aciz belgesinden borçlunun aciz halinde olduğunun belirlenmiş olduğu- Taşınmazı borçlu davalıdan satın alan üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında alacaklı davacının asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerektiği-