Bir binanın atık sularının kendi önündeki kanalizasyona verilmesinin icap ettiği, bununla ilgili teknik incelemeler tamamlanmadan başka bir ihtimal üzerinde durulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yükleniciden pay devralan diğer davalıların, bu payları taşınmazda yapılacak binadan bağımsız bölümlere karşılık aldıkları, bu nedenle M.K.nun 931. maddesi hükmünden yararlanmalarının mümkün olmadığı-
Davacılar avukatı tarafından verilen temyiz dilekçesi içerdiği ibare ve cümleler itibariyle "münasebetsiz evrak" niteliğinde görüldüğünden; bu ibare ve cümleler çıkartılmak suretiyle yeniden düzenlenecek temyiz dilekçesi verilmesi için dosya mahalline geri çevrildiği-
Bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının, mevcut durumuna göre değil öncesi itibariyle belirlenmesinin gerektiği, öncesi orman olan bir yerin zamanla tahrip edilmiş ve tarım arazisine dönüştürülmüş olmasının nitelik kaybını gerektirmeyeceği, 4785 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 13.7.1945 tarihinde var olan bütün ormanların, sözü edilen yasanın 1. maddesi ile hiçbir işlem ve bildirime lüzum olmaksızın devletleştirildiği, ister tapulu olsun ve isterse zilyetlik bulunsun gerçek kişiler için orman sayılan yerlerde artık bir hak tanınamayacağı, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesindeki orman niteliğini kaybeden yerler bakımından da aynı durumun olduğu, bu tür yerlerin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılabileceği-
Tekkeler üzerinde -hayrat yerlerden olduğu için- sükna hakkı kurulamayacağı-
Davacının, davalı tapu Kadastro Müdürlüğü’nün, tapu kaydının güneyini M. Er olarak düzeltmesini, yüzölçümünü 298 metrekare olarak ve üzerindeki dükkanın da tesbit ve tescili gerektiğini ileri sürerek dava açtığı, hakkında tutanak tanzim edilmeyen taşınmazlarla ilgili ihtilaflara Kadastro Mahkemesi’nde bakılamayacağı, bu ihtilafların genel hukuk mahkemelerinde bakılıp sonuçlandırılmasının gerektiği-
Davalının ve özellikle son oturumda açıkça dava tarihindeki bedelin ödenmesi isteğinde bulunduğu gözetilerek itirazın varlığının kabul edildiği, yasal önalım hakkının, yenilik doğuran (inşa-i) bir hak olduğu, paydaşa, bir payının üçüncü kişiye satılması durumunda o yer, alıcıya neye mal olmuş ise o miktar ile belirli süre içerisinde satın alma yetkisi vereceği-
Geçit hakkı ve mecra hakkı davalarının, taşınmazın tüm maliklerince birlikte görülmesinin gerektiği, bu hususun uyuşmazlığın niteliğine göre dava şartı olduğu-
3402 sayılı Kadastro Kanunu, mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun kadastro mahkemelerince gerçek hak sahibinin araştırılıp belirlenmesine olanak sağlayan geniş kapsamlı 54 ncü maddesi paralelinde bir hüküm taşımadığı, bu hükme 3402 sayılı Yasa’nın 30. maddesinde daraltılarak yer verildiği-
Davalının elatmasının son bulduğu kesin tarihin duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanması, ecrimisilin belirlenen tarihe göre hesaplanması gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-