Ecrimisilin, gelir getirebilecek bir yerin, işgali nedeni ile malikin o yerden olağan biçimde yararlanamaması yüzünden mal varlığında meydana gelecek artışına engel olunması neticesinde kötüniyetli zilyetten isteyebileceği tazminat olduğu, bu engel olmanın sağladığı mal varlığına girmeyen çoğalmanın, en az kira, en çok tam gelir yoksunluğu olduğu, tam gelir istenmesi halinde, bu tür zararın varlığını ve kapsamını ispatlamasının gerekeceği, ecrimisil isteyebilmek için o taşınmazın öncelikle ya mülkiyetine ya da zilyetliğine sahip olunduğunun isbat edilmesi gerekeceği, MK.'nun 639. maddesi uyarınca zilyedin malik olabilmesi için, nizasız ve fasılasız 20 yıl ve daha fazla bir süre zilyetlik yeterli olmayıp, zilyedin sözü edilen hüküm gereğince dava açıp tescil kararı almış bulunmasının şart olacağı, zira, tescil ( veya iptal ) kararlarının izhari ( açıklayıcı ) değil ve fakat ( yenilik doğurucu ) ihdasi olduğu, bu nedenle ecrimisilin; çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin tespitine dair ilamı
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasının, “taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesi” şeklinde sonuçlanması halinde, davacı taşınmaz üzerindeki (mülkiyetinin aidiyetinin tesbiti yapılmış) muhtesat bedelini ayrıca alabileceğinden, davacının, “murisine ait taşınmaz üzerinde bulunan binanın kendisi tarafından yapıldığının tesbitini” istemekte hukuki yararının bulunacağı -
2981 sayılı kanun uyarınca tahsis belgesi verilemeyecek yerler için verilmiş tapu tahsis belgelerinin yok hükmünde olacağı, idari yargıda tartışılmasına gerek olmayacağı-
Vekilliğin kötüye kullanılıp kullanılmadığına, yanların tanıkları dinlenerek, taşınmazın gerçek değeri saptanarak ve bütün deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Muhtesatın, arsa bütünlüğünü bozan, ruhsata bağlanmaksızın inşa edilen üçüncü sınıf küçük bir yapıdan ibaret olması halinde, yıkımının aşırı (fahiş) zarar doğurmayacağı-
Önalım bedeli olarak payın tapuda gösterilen satış bedelini değil hakkın kullanıldığı dava tarihindeki değerini esas almak gerekeceği-
Ana gayrimenkulün yönetim planında dükkanın çay ocağı olarak çalıştırılamayacağına dair bir hüküm mevcut değil ise de bu konuda tapu kaydı ve projesinde zımni bir kısıtlama söz konusu olduğundan mahkemece buna itibar edilerek hüküm kurulmasının gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi davası sırasında, sulh hukuk mahkemesince verilen yetkiye dayanarak, davacı-mirasçıların «mirasbırakana ait taşınmaz üzerinde bulunan binanın kendileri tarafından yapıldığının tesbiti için» dava açabilecekleri -
Davacı satıcısının adına yazılı bulunan vergi kaydındaki hukuki nitelendirme ile bağlı bulunduğuna ve dava konusu yerin etrafında eylemli olarak tespit dışı bırakılan taşlık alanlar yer aldığına göre taşınmazın vergi kaydında yazılı bulunan mer’adan elde edildiğinin kabulü gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 31.5.1957 tarihli bağış senedinin çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve geçerli olup olmadığı hususunda olduğu, mahkemece davalının dayandığı bağış senedinin taşınmazı kapsamadığı kabul edilmiş ise de, mahkemenin kabulünün dosya kapsamına uygun düşmediği, 19.11.1992 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişinin, senedin çekişmeli parsele ait olduğunu açıkça bildirdiği, mahkemece bu beyan üzerinde durulmadığı gibi davacı tarafça bilirkişinin bu beyanına da itiraz edilmediği, bu nedenlerle senedin çekişmeli taşınmazı kapsadığının kabulünün zorunlu olacağı, dava konusu taşınmazın tapusuz olduğu, tapusuz taşınmazların bağışlanmasının herhangi bir şekle tabi olmayacağı, olağanüstü zamanaşımı şartları da gerçekleşmiş olduğundan, taşınmazın mülkiyetinin davalıya ait olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-