Davanın, tapu iptali ve tescil istemi olduğu, uyuşmazlığın belgesiz zilyetlikten ötürü kazanma koşulları çerçevesinde çözümlenmesinin gerekeceği, somut olayda davalı kişinin Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden açma yaptığı ve tapulamama tespit tarihi itibariyle de yirmi yıllık sürenin dolmadığının anlaşıldığı, bu itibarla, davanın tümüyle kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için kadastronun yapıldığı 1938 yılına kadar 20 yıla ulaşan zilyetliğin kanıtlanmasının gerekeceği, buna göre davacının en erken zilyetliğinin 1922 yılında başladığı, dinlenen mahalli bilirkişilerin 45 sene öncesinden başlayan zilyetlikten söz ettikleri, kaldı ki, bu kişilerin yaşlarının iktisaba yeterli zilyetliğin başlangıcını bilmeleri için yeterli olmadığı, dosyadaki delillerden kadastronun yapıldığı tarihe kadar davacının bu yerde iktisaba yeterli zilyetliği kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, karma akit niteliğinde olup arsa sahibinin intikal ettireceği arsa payının devri yönünden resmi şekle tabi olacağı, tarafların kardeş olmalarının, noterde düzenleme biçiminde yapılması zorunlu olan ve geçerlilik koşulu bulunan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığının tanıkla ispatına olanak vermeyeceği, geçerli bir sözleşme olmamakla birlikte, taraflar karşılıklı olarak edimlerini ifa etmişlerse yahut yüklenici inşaatı bitirmiş veya çok büyük bir bölümünü yapmış ve inşaatın yapılmasına rıza göstermiş veya arsa payı yüklenici adına geçirilmiş veyahut taraflar karşılıklı olarak ve kısmen edimlerini ifa etmişlerse; bu takdirde sözleşmenin geçersizliğini iddia etmenin, iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, ancak davalı arsa sahibinin akdi ilişkiyi inkar etmesi halinde, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığının resmi senetle ispat edilebileceği-
Şufalı payın davacılara mirasçılarından intikal ettiği ve iştirakin henüz çözülmediği, bu durumda, açılan şufa davasına devam olunmazdan önce, davacılar arasında yer almayan diğer mirasçının muvafakatinin sağlanması, aksi takdirde terekeye mümessil tayin ettirilmesine imkân sağlanması gerekirken, işin esasına geçilerek davanın kabulünün isabetsiz olacağı-
Tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tesbitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı, bu taşınmazın bitişik 486 parselle birlikte tasarruf edilmesinin sonucu etkilemeyeceği-
Tapu kaydının, dayanağı haritası bulunduğu takdirde, kapsamı dayanağı haritasına göre belirleneceği, bu nitelikteki taşınmazın sınırlarının gayrisabit olduğundan söz edilerek, tesbite itiraz davasının reddinin isabetsiz olacağı-
Ecrimisil davasında, taraflar arasında 1.1.1986 tarihinde kira sözleşmesinin kurulduğunun tartışmasız olduğu, bu tarihten sonraki tüm işlem ve açılan davalarda pay ve paydaş çoğunluğu olmadığı gibi, bu davaların 1.1.1986 tarihli kira sözleşmesini de ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı, hal böyle olunca, taraflar arasında kurulan söz konusu sözleşmenin varlığını koruduğunun kabulü zorunlu olup; davalıların fuzulî şagil olduklarının kabulüne yasal olanak bulunmayacağı-
Yanlar arasında kira sözleşmesinin kurulduğu, bu tarihten sonraki tüm işlem ve açılan davalarda, pay ve paydaş çoğunluğu olmadığı gibi kira sözleşmesini de ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı, hal böyle olunca, yanlar arasında kurulan söz konusu sözleşmenin varlığını koruduğunun kabulünün zorunlu olacağı, bu nedenle, davalıların fuzuli şagil olduğunun kabulüne yasal olanak bulunmayacağı-
Dava konusu parselin değişik kesimleri, değişik kişiler tarafından dava edildiğinden, tüm davaların birlikte görülüp sonuçlandırılmasının gerekeceği-
Şuf’a davasında, davacıların, tapuda hibe olarak görülen muamelenin hakikatte satış olduğunu ileri sürdüklerine göre, bu iddialarını tanık dahil her türlü delil ile isbat edebilecekleri-