Davacının 1997 yılında verdiği emlak vergisi beyannamesinde 500 m2 lik yerinin bulunduğunu bildirdiği ve dava dışı 500 m2lik yerin, 2 numaralı parsel sayısıyla davacıya bırakıldığı, bu beyana göre temyize konu edilen 4 ve 5 numaralı parsellerin o tarihte davacının zilyetliğinde olmadığını kabul etmek gerekeceği-
Davacıya karşı üstün hakkını kullanan ve istimlaksız elatma ile kanal yapan DSİ'nin, bu hakkını kullanırken 3. şahıslara zarar vermemesi gerekeceği-
Kadastro Kanununda, tapulama tespit gününde yürürlükte olan yasa hükümlerine göre oluşturulmuş, imar ihya şerhlerini dayanaksız bırakan bir hüküm bulunmadığı gibi; imar ihya, belirli koşullarda taşınmaz mal mülkiyetinin kazanılması yollarından biri olarak kabul edildiğinden, kazanılmış hak kuralı gereğince ve ayrıca, imar ihya ve zilyetliği doğrulayan mahkeme hükmünün üzerinden on yıllık hak düşürücü süre de geçmediği için, davalının, kişisel hakkının ayni hakka dönüştürülmesini isteyebileceği de düşünülerek, Hazinenin açtığı imar ihya şerhinin kaldırılması davasının reddinin gerekeceği-
Çürüyen su deposu sökülüp yeni kat maliklerine kömürlük yeri olarak tahsis edildiğine ve yeni su deposu da yapıldığına göre; kesilip çürük olduğu için kullanılmayıp satılan su deposunun eski yere monte edilmesinde ne gibi bir pratik yarar bulunduğu saptanmadan, eski hale getirme davasının kabulünün isabetsiz olacağı-
36 metrekarelik alanın 90 metrekarelik kapalı alana çıkarılarak yaz-kış hizmet verebilecek duruma getirildiğinin tesbit edilmesine rağmen değer artışının dikkate alınmadığını belirterek ek rapor alınması istediği halde HUMK.’nun 283. maddesi göz ardı edilerek noksan bilirkişi raporu ile yetinildiği-
Orman bölgesi dışında olduğu saptanan taşınmazın hazine adına yapılmasında bir yanlışlığın olmayacağı-
Köy sakinlerinin taşınmazın temyize konu bölümünde at bağlamak ve bayramlarda toplanmak suretiyle tasarrufları bulunduğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de hazineye ait boş yerlerde köy sakinlerinin bu şekilde kullanımlarının, iktisap sağlayan zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği-
Ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan davaların, niteliği itibariyle davalının bir iş yapmaya, bir şey vermeye veya bir işi yapmamaya mahkum edilmesi istemini içeren eda davası oldukları, bu nedenle, ölünceye kadar bakma akdine dayanan istemin Kadastro Mahkemelerinin görevine gireceği-
Tapulu taşınmazların tapuda tapu memuru huzurunda yapılmayan ( harici ) satış sözleşmeleri ile noterlerde yapılmayan satış vaadi sözleşmelerinin BK.213. maddesi (şimdi; TBK. mad. 237), MK.634., Tapu Kanunu 26., Noterlik Kanunu 60. maddelerine göre geçersiz olacağı, şekle uygun yapılmayan geçersiz sözleşme ile borç altına giren tarafın edimini ifa etmekten kaçınabileceği, ancak; bir kimsenin, şeklin gerçekleşmesine kendi yararı için yanıltıcı hareketlerle engel olduğu belli oluyorsa; kendi borcunu yerine getirmekten kaçınmak amacı ile şekilsizliği ileri sürüyorsa; edimlerini mutlaka ifa edeceğini sözleşmeden sonra doğrulamış diğer tarafın sözleşmeye karşı beslediği güveni, sebepsiz ve haksız olarak kuvvetlendirmiş ise artık o kimsenin sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmesinin Medeni Kanunun 2. maddesi gereği hakkın kötüye kullanılması anlamı taşıyacağı ve bu savunmanın yasal korunmadan yoksun kalacağı-
Tapu iptali ve tescil davasında; tapu kaydında bulunan DSİ Genel Müdürlüğü'ne ait 2942 sayılı Yasa’nın 31/b maddesi gereğince, şerh üzerinde durulmasının ve ilgili belgelerin tapu ve DSİ'den getirtilmesinin zorunlu olacağı-