Tıp doktorları ve diş hekimlerinin çalıştıkları yerler muayenehane olarak kabul edilmekte olup, Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24. maddesinin 1. fıkrasında hastane, dispanser, klinik ve poliklinik için getirtilen yasaklara muayenehaneler dahil edilmediğinden, yönetim planı veya kat malikleri kurulunun oy birliği ile alınmış kararı ile aksi kararlaştırılmadıkça meskenlerin muayenehane olarak kullanılabileceği-
Taşınmaz malın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tespit edilmesinde bir isabetsizlik olmayacağı-
Belirtmeliklerde sözü edilen tapu kayıtlarının belirlenmesi, gerekirse Hazine vekilinden kayıtlara ait bilgilerin istenilmesi, verilecek bilgilere göre kayıtların eksiksiz olarak Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilerek dosya arasına konulması, ondan sonra çevreyi bilen yaşlı, bilgi ve görgü sahibi yerel bilirkişi ve teknik bilirkişiler aracılığıyla dava konusu taşınmazlara uygulanması, taşınmazların kaçak ve yitik kişilere ait tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadıklarının saptanması, tapu kapsamında kalan yerlerin teknik bilirkişi tarafından krokilerine işaret edilmesi, uyuşmazlığın niteliğine göre tüm deliller eksiksiz olarak toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Toplu rehine konu taşınmazlardan borçluya ait 5615 parsel sayılı taşınmazın satışından ipotek ve takip alacaklısı Bankanın alacağı icra harç ve masraflarıyla birlikte temin edilip, bu alacağa rüçhanı olan diğer alacaklar da karşılandığına ve ortada rehinle temini gereken alacak kalmadığına göre bu taşınmazın satışıyla yetinilmesi gerekeceği, toplu rehine konu 5616 parsel sayılı diğer taşınmazın da satışının usul ve yasaya uygun olmayacağı, merci tarafından, ihalenin feshine karar verilmesi ve buna ilişen Daire bozma kararına uyulması gerekirken, bu alacaklıdan sonra gelen ve toplu ipotek alacaklısı durumunda bulunmayan müdahil İktisat Bankasının alacağının karşılanamadığı, toplu rehinin de söz konusu olmadığı, her iki taşınmazın birlikte satılması gerektiğinden bahisle davanın reddi yönündeki önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozulması gerekeceği-
Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiye yapılan bağışlamanın geçersiz olacağı, ehliyetsiz kişinin fiilin hukuki sonuç doğurmayacağı, batıl olan akdin bir taraf için geçerli, diğer taraf için geçersiz kabul edilemeyeceği ve iradesi olmayan kişinin iyiniyetinden söz edilemeyeceği–
Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilirken kabul edilmesi gereken en iyi emsalin değerlendirme tarihi ile aynı tarihte yapılmış olan taşınmazın kendi satışı olduğundan, dava konusu taşınmazın davacı tarafından üçüncü şahıstan alınmış bedeline hükmedilmesi gereğine değinen Özel Daire bozma kararının 1 numaralı bendinde belirtilen bozma nedenine uyulmak gerekeceği-
Davacının dava konusu ettiği taşınmazın orman sınırları içinde kaldığının anlaşılması karşısında, dava konusu taşınmazı değiştirip orman sınırları dışında başka bir taşınmazı dava ettiğini ileri sürmesi mevcut koşullar altında usulen mümkün olmadığı, araştırmaya yönelik bozmanın ise yalnızca davayı uzatıp daha fazla masraf yapılmasına yol açacağı anlaşıldığından davanın en az giderle, en kısa sürede sonuçlanma prensibi de göz önünde tutularak mahkemenin davanın esastan reddine ilişkin direnme kararının uygun olacağı-
İştirak halinde mülkiyette hakka etkin davanın tüm iştirak halinde malikler tarafından açılması zorunlu olup, 107 ada 251 parselde davalı dışında kalan iştirak halindeki maliklerin davaya muvafakatlarının sağlanmasının veya davaya katılmalarının zorunlu olduğu, aksi halde, davaya devam etme olanağının bulunmayacağı-
Zilyet olan kişilerin tespit tarihi olan 2.10.1958 tarihine kadar zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği, tespit tarihine göre dava konusu olayda 766 sayılı Tapulama Kanununun değiştirilmeden önceki 33. maddesi hükmünün uygulanmasının zorunlu bulunacağı;zilyet olan kişilerin kayıt ve belgesiz olarak 100 dönüm miktarında taşınmaz iktisap edecekleri; miktar sınırlaması yönünden hesaplama yapılırken tapu kaydının yanlışlıkla revizyon görmüş olmasının 36.772 metrekarelik bölüm yönünden zilyet olan kişiler yararına kazanılmış bir hak doğurmayacağı; bu durumda komisyon kararı ile kesinleşen 36.772 m2 lik bölüm de içerisinde olmak kaydıyla , çekişmeli parselin 100.000 m2 miktarındaki bölümünün payları oranında Durdu Savrun ve arkadaşları adına, geri kalan 83.500 metrekare miktarındaki bölümünün ise Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Kaydın intikali sırasında yapılan değişikliklerin yasal ve haklı dayanağı kanıtlanamadığından kaydın sınırlarındaki değişikliklere değer verilmesinin mümkün olmayacağı, kök tapu kaydının tarik dışında hiçbir sınırının zeminde bulunmadığı, intikal sırasındaki sınırları değiştiren tapu kaydında ise mer’a, H. tarlası, B. ve Keli sınırlarının gösterilmediği, her ne kadar bilirkişiler Keli sınırının batıda olduğunu açıklamışlar ise de batıda yol olduğuna göre aynı yönde hem yolun hem kelinin bulunmasının ve bunların kaydın oluşturulduğu tarihte aynı yönde ayrı ayrı gösterilmesinin mümkün olmayacağı-