Taşınmaz Birecik Barajı Kamulaştırma alanı ve su altında kaldığından kıymet takdir komisyonunca takdir edilen bedel tarafların hepsi adına bankaya yatırılmış ancak taraflara henüz ödeme yapılmamış olup, 2942 sayılı Kanunun 19/12.maddesine göre bu tespit ilamı kesinleştiğinde taşınmaz üzerindeki binaya isabet eden kamulaştırma bedelinin ayrıca davacıya ödenebileceği düşünülebileceğinden ayrıca eda davası açılması söz konusu da olamayacağından davacının taşınmaz üzerinde ki binanın kendisi tarafından yapıldığının ve zilyetliğinin kendisine ait olduğunu tespitte hukuki yararı olduğu-
Kal isteminin konusunu oluşturan şey, eklenti niteliğinde ise, eş söyleyişle, taşınmazın temel unsurunu oluşturmuyor, yok edilmeden, zarara uğratılmadan ve yapısı değiştirilmeden ondan ayrılabiliyor ise, harç ve vekalet ücretinin hesaplanmasında, sadece müdahaleye konu taşınmazın (veya müdahaleye konu kısmının) değeri esas alınmalıdır; eklentinin değeri hiçbir şekilde dikkate alınamayacağı-
Davacının dava konusu olup yanların dayısı olan B. tarafından 1978 yılında üçüncü bir kişiden satın alıp, 1989 yılında davalıya devredilen Kurtköyde bulunan taşınmazı babalarından kalan ve terekeye ait olan malların satışı sonucu elde edilen paralarla satın aldığını kanıtlayamadığından, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Devletin, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan birinci derecede ve objektif sorumluluk esasına göre sorumlu olduğu, MK’nun 1007. maddesinde öngörülen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğu(haksız fiil sorumluluğu), tapu sicilini tutma görevi ile yükümlü olan memurun yaptığı yanlış işlem ve kayıtta kusursuz olmasının, devleti sorumluluktan kurtarmayacağı, tapuda yapılan işlem sonucu bir zararın oluşmasının, bu işlem ile zarar arasında illiyet bağı bulunmasının devletin sorumlu tutulması için yeterli olduğu–
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.02.1997 t., 1996/8-768 E., 1997/100 K ve 18.02.1998 t. 1998/8-15 E.- 129 K. sayılı kararlarına göre kadastro gören yerlerde tespit dışı bırakılan taşınmazlar için tespitin kesinleştiği tarih ile tescil davasının açıldığı tarih arasında 20 yıllık kazandırıcı süre dolmadıkça tescil davasının dinlenemeyeceği-
Davacının bu yerin mer’a olmadığı tapu ve zilyetliğe dayalı olarak mülkiyet hakkına sahip olduğu iddiası üzerinde hiç durulmadan, yukarıda kendisini bağlamayacağı ve ikrar olarak kabul edilemeyeceği açıklanan bir beyanı gerekçe yapılarak, hiçbir araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden ve davacıya hakkını yargı yeri önünde savunma imkanı verilmeden davanın görülebilme imkanının olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi adil yargılama hakkına aykırı olduğu-
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılmasının, Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamasına göre, tapulu taşınmaza ilişkin bir satış sözleşmesi değil BK’nun 162. ve sonraki maddelerinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine tabi bir işlem olduğu, temlik alan durumundaki davacının, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerini ifa ettiği andan itibaren, alacağın temliki hükümleri çerçevesinde bu kişisel hakkını arsa sahibi ve yükleniciyi hasım göstermek suretiyle ileri sürüp, bağımsız bölümün kendisi adına tescilini isteyebileceği–
Çekişme, 26 özel parselin aidiyeti noktasında olup, bu amaçla, dinlenen davacı tanıkları, dava konusu 1903 parsel sayılı taşınmaz içindeki 26 nolu özel parselin davacı tarafından satın alındığını, onun zilyetliğinde bulunduğunu ifade etmişler, davalı tanıkları ise, sözü edilen parselin davalı tarafından satın alındığı konusunda açık bir bilgi vermediklerinden; davacının davasının kabulüyle elatmanın önlenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Tapu kayıtlarının aleniyeti, tapu kütüğüyle sınırlı olduğundan tapuda işlem yapacak kişinin tapu kütüğünün tüm dayanaklarına bakmasının beklenemeyeceği, azil keyfiyetinin tapuya bildirilmesine rağmen vekil ile üçüncü kişi azil keyfiyetini bilmiyorsa, yaptıkları hukuki işlemin geçerli olacağı–
Kat Mülkiyeti Yasasının 24.maddesinin 2.fıkrasında kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerin tüm kat maliklerinin oybirliğiyle verilmiş kararı olmadıkça işyeri olarak kullanılması yasaklanmış ise de, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında kabul edildiği üzere depo nitelikli bağımsız bölümlerin ortak yerlerde projeye aykırı bir değişiklik yapılmadığı sürece işyeri olarak kullanılmasının kat maliklerinin iznine bağlı olmadığı-