Taraf olmadığı davalar sonucu alınan tescil tapularının Hazineyi bağlamayaca, 1964 yılında köye giren Toprak Komisyonunca tescil tapu kayıtlarına dayanılarak davalılara bırakılan taşınmazların murisleri ve davalılar tarafından kullanıldığı bilirkişi ve tanıklarca belirtilmişse de aslı devletin hüküm ve tasarrufu altındaki mer’a olan taşınmazların kişilerce iktisabının olanaksız olacağı, bu nedenle taşınmazın öncesinin niteliğinin araştırılmasının zorunlu olacağı-
Toplulaştırma ile oluşan sicillerin temelini teşkil eden idari kararın halen ayakta bulunduğu, Kadastro Mahkemesinin 1998/3-3 sayılı kararının da toplulaştırmaya yönelik idari işlemi ortadan kaldırdığının söylenemeyeceği, belirtilen hükmün toplulaştırma öncesi mülkiyetin tesbiti anlamında değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalılar yararına zilyetlik şerhi verilmesinin, kamu düzenine ilişkin bir husus olmayacağı, kişi yararına verilen zilyetlik şerhinin, yalnızca kişisel hak doğuracak bir nitelik taşıyacağı-
Mahkemece, kötüniyetli zilyedin ancak asgari levazım bedeli (işçilik hariç) isteyebileceği gözetilerek bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bulunulacak işçilik hariç asgari levazım bedeline hükmedilmesinin gerekeceği-
Mer’alar Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kamu malı niteliğinde orta mallarından olup, özel mülkiyete konu edilemeyeceklerinden kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile de kazanılmalarının mümkün olmayacağı-
Yolsuz şekilde sicilde oluşan bu şekli kayda dayanarak MK.919/II maddesi uyarınca şahsi haklarından bulunan haciz şerhini sicilde oluşturmalarının, davacının durumunu ağırlaştıramayacağı-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinde, iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı, yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükenin değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu, kötü niyet iddiasının defi değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden nazara alınacağı–
Dava konusu taşınmazın, Terkos gölünü çevreleyen seddeye sınır olmayıp, göl sularının sürekli taşınmazı kapladığı ve mevcut haliyle taşınmazın kullanımının engellendiği açık olduğundan bu durumda yerel mahkemenin,davalı idarenin taşınmaza sürekli ve kalıcı mühadalede bulunmak suretiyle kamulaştırmasız elkoyduğu-
Toplanan delillere, özellikle uzman bilirkişi raporlarına ve kadastro çalışmaları sırasında tespit edilen duruma göre dava konusu yerin taşlık ve kayalık olduğu bu haliyle zilyetlikle kazanılmaya elverişli yerlerden bulunmadığı-
Sakarya Nehrinin sularının etkisi altında kalıp gölet haline gelen bu yerdeki taşınmazların, göletlerin kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağından zilyetlikle kazanılamayacağı-