Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 645 (Yeni Kanun 719) 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca, harita ve krokisi uygulanarak kapsam tayin edileceği-
İmar uygulamasının yapıldığı gün ile kadastro tespitinin yapıldığı gün arasında iktisap sağlayan 20 yıllık süre geçmemiş, taşınmazın mera olarak tahsisine ilişkin yönetimsel işlem idari yargı yerinde açılmadığından kesinleşmiş olup bu olgular dikkate alınarak davanın reddine, dava konusu taşınmazın tümünün tespit gibi hazine adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Tapusuz taşınmazın TMK.nun 713/1.maddesi hükmü uyarınca tapuya tescili isteğine ilişkin olan davada dava konusu taşınmaz hakkında daha önce davacının İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu tescil davasında, Hazine vekili kazanma koşullarının oluşmadığını savunmuş, mahkemece 22.09.1992 gün, 1988/1016 E. ve 1992/663 Karar sayılı hükmü ile 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığından dava ret edilmiş ve hüküm 28.11.1994 tarihinde kesinleşmiş olduğundan TMK.nun 714.maddesi yolu ile BK.nun 133.maddesi (şimdi; TBK. mad. 154) hükmü uyarınca kazanma zamanaşımının kesilmiş olduğu-
Sözleşme dışı bırakıldığı sabit olan ve işletme içinde bulunan dava konusu malların davalılar tarafından davalıya işletme ile birlikte satışının yapıldığı anlaşılmakta olup davalının satış sırasında bu malların sözleşme dışında bırakıldığını bildiğini veya bilebilecek durumda olduğunu, yani kötü niyetle bu alımı yaptığını ispatlamak yükü davacı tarafa düşmektedir; oysa bilgisine başvurulan tanıklar bir takım ihtimallerden söz etmişlerse de davalının davacıyı zararlandırmak amacı ile dava konusu emtiayı satın aldığını haber vermediklerinden olayda davalının kötüniyetli olduğunun kabulü ile zarardan sorumlu tutulmasına olanak olmayacağı-
Dava konusu daire ile aynı parsel, aynı apartman ve aynı vakfa ilişkin olarak, dava konusu daireye komşu daireler hakkında açılan davalarda da dava konusu olan Şehzade S. M. Vakfının niteliğinin gayri sahih olduğu ve tavize tabi olmadığı hususlarının saptandığı, sonuçta o dairelerdeki vakıf şerhlerinin terkinine karar verildiği, kararın Yargıtay onamından geçerek kesinleştiği, bu dosyaların görülmekte olan dosya açısından emsal oluşturacağı, mahkemenin güçlü delil niteliğindeki kesinleşen bu kararlara rağmen yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmasının yargılamayı uzatacağı ve sonucun değişmeyeceği gerçekleriyle, davanın kabulü ve dava konusu dairenin tapu kaydı üzerindeki vakıf şerhinin terkininin gerekeceği-
Dava konusu gecekondu, imar planına göre kısmen imar yolunda, kısmen cami alanında kalmasına karşın zemini Hazine yada Belediyenin mülkiyetindedir; dolayısıyla davacı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat niteliğindeki yapının kendisine ait olduğunun tespitini istemekte hukuki yararı vardır; çünkü davalının hukuki durumu, belediyece yazılan yazılardan da açıkça anlaşılacağı üzere tereddütlü olup alacağı tespit hükmünün, ileride imar planına göre gerçekleşmesi muhtemel kamulaştırma sırasında, binanın bedeline ilişkin olarak açacağı eda(bedel) davasının da öncüsü olacağı-
Tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabının geçerli olduğu-
Dava ve temyiz konusu 75 ve 76 sayılı parsellerin 48 numaralı vergi kaydı malikleri ve halefleri olan tespit malikleri adına, 77 sayılı parselin ise dava tarihi arasında taşınmaz üzerinde kayden satın aldıkları 1931 yılı ile davalıların taraflardan hiçbirinin yararına taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediğinden Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Gerek davacı ve gerekse davalı kendilerine verilmeyen parseller yönünden paylaşımla ilgili olarak karşılıklı dava açmış olduklarından taraflar arasında paylaşım olsa bile karşılıklı olarak açılmış bulunan davalar nedeniyle paylaşımın bozulacağı-
Geçici irtifak hakkı tesisi için yapılan kamulaştırma bir haksız eylem olmayıp yasal bir işlem olduğundan, kamulaştırmaya konu irtifak hakkının karşılığının tazminat değil bedel olduğu-