Borçlunun miras bırakanından kalan payın haczedilmesi halinde, «ortaklığın giderilmesi davası» açma yetkisinin -İİK. 94, 121 ve MK. 648 uyarınca- sadece atanacak kayyıma ait olmadığı, alacaklının da -icra mahkemesinden yetki belgesi olarak- bu davayı açabileceği—
Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edimin ayni bir istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebileceği-
Taraflar, kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama bakımından aralarında akdi bir ilişki kurarak eşler katkılarını birbirlerine bağışlamış olmadıklarından davacı ve davalının taşınmazdaki katkı oranı tespit edilmeli, dava tarihindeki değerleri bulunarak, belirlenen oran kadar talebi de gözönünde tutularak karar verilmesinin gerekeceği-
Kadastro işlemlerine karşı kadastro tutanağı düzenlendikten sonra, kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere yapılan itiraz üzerine komisyon yeni bir tutanak düzenlemek suretiyle hak sahibini belirler ve ilgililere duyurur; ancak yapılan bu bildirimden itibaren 30 günlük Kadastro Mahkemesinde dava açma süresinin ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin başlayacağı-
Taşlık bir yer, kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden sayıldığından böyle bir yerin ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. Maddesinde belirtilen koşulların mevcudiyeti halinde imar ve ihya yoluyla kazanılabileceği-
İpotekli taşınmazın maliki borçluya karşı şahsen sorumlu değil ise, ipotek borçlusuna ödeme istemi yapılmaksızın doğrudan doğruya ipotekli taşınmaz malikinden borcun ödenmesi istenemeyeceği-
Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemi olup Yargıtay'ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17.maddesi hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için davacının kendisine ait 358 ada 20 ve komşu aynı ada 18 sayılı parsellerin tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı 17.07.1997 tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesinin gerekeceği-
Yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, satışın, alıcı veya satıcı tarafından önalım hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz, bu haktan feragatin de geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup bu şekilde bildirim yapılmayan hak sahibinin iki yıl içinde açtığı dava süresinde olduğu ve davacının dava yoluyla yasal önalım hakkını kullandığı-
Dava dilekçesinde Hatay ili Dikmece köyünde bulunan 72 ve 73 numaralı parsellerin paydaşlığının giderilmesinin talep edildiği ve Mahkemece bu iki taşınmaz yönünden düzenlenen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, “Dikmece köyünde bulunan 72 ve 73 numaralı parsellerin satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesine” dair hüküm oluşturulduğu halde; Özel Dairece bu hüküm, tapu kayıtları zuhulen getirtilen ve dava konusu olmayan Çekmece köyü 72 ve 73 numaralı parseller dava konusu edilmiş ve bu parseller yönünden hüküm kurulmuş gibi bozulduğundan; maddi hata nedeniyle işin esasının incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olacağı-
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre eylemli meraya bitişik bir yere ait vergi kaydındaki sözcüklerin mera anlamında kullanıldığının kabulünün gerekeceği-