Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre eylemli meraya bitişik bir yere ait vergi kaydındaki sözcüklerin mera anlamında kullanıldığının kabulünün gerekeceği-
Paylı mülkiyette birden çok kimse,maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olup her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olacağından, dava konusu taşınmazlar 25.11.1993 tarihinde mirasçılara 7147 yevmiye sayılı tapu işlemi ile elbirliği mülkiyeti olarak intikal etmiş ise de aynı tarihli 7148 yevmiye sayılı tapu işlemi ile paylı mülkiyete çevrilmiş olup, her bir mirasçının payları belirlendiğinden her paydaşın kendi payı için diğer paydaşların olurunu almaksızın mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açabileceği-
Kayden davacıya ait çaplı taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığı anlaşılmış olup haksız kullanım bedeli olarak ecrimisil isteminde bulunan davacı hazinenin bu istemi, haksız eylem niteliğindeki müdahale nedeniyle haksız fiil tazminatı niteliğinde olduğundan değinilen istek yönünden adli yargının görevli olacağı-
Çekişme konusu 98 parsel sayılı taşınmazın açılan davadan önce, Vize Kadastro Mahkemesinin 2000/13 esas sayılı dosyasında çekişmeli bulunduğu, halen davanın derdest olduğu anlaşılmış olup, dava sonucu verilecek hükmün çekişmeli parselin mülkiyet durumunu, davada sıfatı etkileyeceğinden Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucunun beklenmesi, orada belirlenecek mülkiyet durumu gözetilmek suretiyle bir karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, tarafların dayanak kira sözleşmeleri, aynı yere ilişkin Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1008 Esas, 2003/123 Karar sayılı dosyası ve tarafların usulünce dosyaya ibraz ettikleri diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek, davalı tarafından yapılan barakanın bulunduğu yerin taraflardan hangisinin kiraladığı kesimde kaldığı saptanarak, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Vakıf şerhinin tapu sicilinden silinmesi ya da tapu siciline yazılmasına ilişkin istemleri içeren davalarda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/III. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceği–
Mülkiyet hakkı ayni hakların en önemlisi ve en geniş yetkileri kapsayanı olup, doayısıyla devamlıdır; yerdeki bozulma, eski hale getirilmediğine göre, zamanaşımı işlemeye başlamaz; kaldı ki davacı Hazine olduğundan yetkili makamın oluru bulunmadan dava açılamayacağına, somut olayda da böyle bir olur alınmasına göre zamanaşımının işlemeye başlamayacağı-
Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları şeklinde tanımlacağı; muris muvazaası ise; niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu; muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği; öte yandan hile ise; genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya ve özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanıt uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanacağı-
Arazi niteliğindeki taşınmaza net gelirine göre değer biçilir iken, taşınmazın tespit edilen niteliklerine göre objektif değer artış oranının yüzde kırktan fazla uygulanamayacağı-
Mahkemece, bozmadan sonra getirilen Ulus Kadastro Mahkemesinin 2000/9 E. 2000/30 K. Ve 2000/20 E. 2001/75 K. Sayılı kararları direnme kararına gerekçe yapıldığından ortada Hukuk Genel Kurulu’nca incelenecek bir direnme kararı bulunmayıp, yeni bir hükmün varlığı söz konusu olup yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 8. Hukuk dairesine gönderilmesinin gerekeceği-