Manevi tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerekeceği, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-
Taşınmazın tahsisli mer'alardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mer'a tahsisinin bulunup bulunmadığının Özel İdare Müdürlüğünden sorulması, varsa mer'a norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mer'a norm kararına göre tahsis edilen mer'anın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim mer'adan mı, yoksa 4753 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmesi gerekeceği- Taşınmazın öncesinin kadim mer'a niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi aracılığı ile tespiti, toprak tevzi komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilmesi gerekeceği-
Mahkemenin, Hazinece dayanılan tapu kaydında yazılı hükümsüzlük şerhinden söz ederek davanın reddine karar verdiği, oysa anılan şerhin, herhangi bir yargısal karara dayalı olmadığı için, hukuksal sonuç doğurmayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılması, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulması, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenerek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması gerekeceği, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmasının gerekeceği-
Dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış bulunduğuna ve kadastrodan önceki sebebe dayandığına göre, bu yerin kadastro tespit tarihine kadar davacı ve miras bırakanı tarafından kazanılıp kazanılmadığının araştırılmasının gerekeceği, Kadastro Mahkemesi sıfatıyla hüküm kuran Asliye Hukuk Mahkemesi dava dosyasındaki bilgilere göre taşınmazın tapulu olduğu belirlendiğinden uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi hükmüne göre çözüme kavuşturulması gerekeceği-
Usulüne uygun kadastro tutanağı düzenlenmeyen dava konusu yer hakkında, asliye hukuk mahkemesince yargılama yapılıp, hüküm kurulduğu, bu nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olacağı-
Devletin tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan birinci derecede ve objektif sorumluluk esasına göre mesul bulunmasının esas olduğu-
Dava konusu taşınmazın kök tapu kaydı olan 02.10.1959 tarih ve 601 sıra numaralı tapu kaydının iktisap sebebi sütünu içeriğinden “kayıp ve yitik kişilerden” kaldığının belirgin olmasına ve bu nitelikteki yerlerin kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden olması dolayısı ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımadığına, zilyetlikle kazanılamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Mülkiyetin aktarılmasına ilişkin uyuşmazlıklarda davanın kayıt malikinin mirasçılarına, hiç mirasçı bırakmama halinde son mirasçı sıfatı ile Hazineye karşı açılması gerekeceği, dava TMK.nun 713/1 maddesindeki tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin bulunmadığına ve belediyenin mirasçılık sıfatı da söz konusu olmadığına göre belediye hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekeceği-Kayıt maliklerinin mirasçılık belgelerinin alınması,ölüm tarihlerinin belirlenmesi,ölüm tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre geçmiş ise davanın mirasçılarına yöneltilmesi, iddia ve savunma çerçevesinde delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın TMK.nun 713/1 maddesi kapsamında kalan tapusuz bir taşınmazın tescili olarak nitelendirilmesi suretiyle hüküm kurulmuş olmasının doğru olmayacağı-
Davanın devamı sırasında davacının dava konusu mal ya da hakkı devretmesi durumunda yeni malikin davalının izin ya da muvafakatına ihtiyaç kalmaksızın, önceki malikin yerine geçip, davayı kaldığı yerden sürdürebileceği, onun hak ve yetkilerini kullanabileceği, bununla birlikte somut olayda taşınmazı devralan kişinin davaya devam yönünde bir irade bildiriminde bulunmadığı, hal böyle olunca davacı Ö.S. Menali’nin taşınmazdaki mülkiyet hakkını devretmesi nedeniyle aktif husumet ehliyeti ( Davacılık Sıfatı ) sona erdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-