Gerek hakem sıfatı ile görülen davada dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ve gerekse Ziraat Mühendisi bilirkişi A. Çiftçi'nin hakem sıfatıyla görülen davada hazırladığı rapor davacının bu yeri dava tarihinden 20 yıl önce imar-ihya etmediği ve zilyetlik suretiyle elinde bulundurmadığı kanaatini uyandırmadığından davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Davacı tarafça, akdin konusunu teşkil eden asıl taşınmaz olduğu ileri sürülen 1687 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olmadığı ve köyde adına kayıtlı başka taşınmaz da bulunmadığı belirlendiğine göre; öğrenme olgusunun temlik tarihinden sonraki bir zamanda gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca; mahkemece, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Yağmur sularıyla oluşan derenin kuzeyden güneye doğru davacıya ait 615 parsel sayılı taşınmazı kat ederek dava dışı 854 numaralı parsel içerisinden doğal akışını devam ettirmekte iken, 854 parsel maliki tarafından yapılan dolgu ve duvarın dere yatağını değiştirdiği, bu suları kendi taşınmazına kabul ile yükümlü bulunan dava dışı 854 parsel malikinin yasa hükmüne aykırı eylemiyle davacı ve davalı taşınmazlarının zarar görmesine yol açtığının anlaşılmasına; esasen, 853 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının, mecrası değiştirilmiş kendine zarar veren suları kabul ile zorunlu bulunmayıp, dava dışı kişinin eyleminden de sorumlu tutulamayacağına göre davanın reddi gerekeceği-
İrtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimsenin, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebileceği, Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşulun yapı malikinin iyiniyetli olması olduğu,(Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususların anlaşılması gerekeceği, temlik davacısının çap satın alan kişi olduğu, başka bir deyişle taşınmazı kesinleşmiş çap sınırlarına göre edinmiş olduğu, mülkiyet hakkının çap ile sınırlı olduğu-
Uyuşmazlığın çözümünde; davaya konu parsellere komşu taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgelerin getirtilip mahallinde yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğunun, kime ait olduğunun, kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığının, kullanmanın ekonomik amaca uygun bulunup, bulunmadığının, taşınmaz üzerindeki tasarruf kadastro tesbitinden önce sona erdirildiğine göre, bunun terk iradesine dayalı olup olmadığı etraflıca sorulup saptanması, bilirkişi ve tanık sözlerinin eylemli duruma uygunluğu varsa komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi; beraberce götürülecek uzman ziraat mühendisi veya mühendisler kurulundan taşınmazların niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, bozmadan önceki bilirkişi raporu ile çelişmesi halinde bu çelişkinin giderilmesine çalışılması ve tüm bu delillerin birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Anılan bağımsız bölümün üzerinde inşa edilen bağımsız bölümlerin de davalıların işgalinde bulunduğunun sabit olduğu, zemine ilişkin hak sahibi olan davacının anılan taşınmazda bu yerin altı ve üstü bakımından mülkiyet hakkına sahip olacağı Türk Medeni Kanununun 718. maddesi hükmü gereği olduğu, öyle ise, davalıların davacıya ait bağımsız bölümün üstündeki yerleri işgalinin haklı bir nedene dayandığının söylenemeyeceği, diğer taraftan davalıların işgali altındaki yerlerin kaçak ve imara aykırı olmasının da davacının bu yer bakımından yukarıda açıklanan ve mülkiyetten kaynaklanan haklarını kullanmasına engel teşkil etmeyeceği, hal böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenilmesi davasının kabulüne ve belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Yüklenicinin, inşaatı yaparken, BK.nun 41. maddesi (şimdi; TBK. mad. 49) uyarınca komşu taşınmaza verdiği zarardan sorumlu olacağı, arsa sahibinin ise, yüklenici ile aralarında gerçekleştirdikleri aktin ifası sırasında meydana gelen zarardan, TMK.nun 730.maddesi uyarınca sorumluluğu bulunacağı-
Davacının, davalının 488 ada 19 parsel sayılı taşınmaza haksız el attığını ileri sürdüğü halde; 26.7.2004 tarihinde yapılan ilk keşifte davacının yanlış parsel göstermesi nedeniyle, bu davanın konusu olmayan davalıya ait komşu 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde keşif yapılmış; buna göre mahalli bilirkişi ve tanıklar, 20 numaralı parselin davalıya kan bedeli olarak verildiğini ifade ettiği, davalının itirazı üzerine mahkemece, dava konusu 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 17.9.2004 tarihinde yapılan keşif sonucu; davalının taşınmaza fiilen müdahalesi bulunmadığı gibi, herhangi bir şekilde muaraza da yaratmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptandığı-
Muhtesatın beyanlar hanesinde gösterilmesi-
MK.nun 724.maddesinde öngörülen temliken tescil koşullarının davacı yararına gerçekleşmiş olduğu-