2510 Sayılı İskan Kanunun 23/1.maddesi uyarınca defter veya kararların altı vali veya kaymakamlarca tasdik edilmesiyle temlikin gerçekleşeceği-
Tapu dairesinde yapılan ve görevin suistimali mahiyetinde olan işlemden kaynaklanan zarardan devletin sorumlu olabilmesi için, olay ile zarar arasında illiyet bağının kesilmemesi gerekeceği- TMK 1007-EŞYA HUKUKU
Öncesi itibarıyla tespit dışı bırakılan, fenni bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen taşınmaz parçasının, mera komisyonunca mera olarak sınırlandırıldığı tarihe kadar zilyetlikle iktisap edilebileceği, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında ve gerekçede değinildiği şekilde dinlenilerek yer ve zaman gösterecek şekilde beyanlarının alınacağı, değerlendirilerek, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının tespit edileceği-
Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan orman bilirkişi raporuna göre, çekişmeli taşınmazın 1957 tarihli memleket haritasında öncesinin orman olduğu, 2510 sayılı Yasanın 21.maddesinde iskan yoluyla dağıtılacağı öngörülen arazi türleri arasında ormanların bulunmadığı, Anayasanın 169.maddesi gereğince ormanların hiçbir suretle daraltılamayacağı, öncesi orman olan taşınmazlar hakkında oluşturulan tapunun hukuki değerinin bulunmadığı, 3402 sayılı Yasanın 45.maddesi ile getirilen, orman sınırları dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerde zilyetliğe, eski tapu kayıtları ile iskan yoluyla oluşturulan tapu kayıtlarına değer verileceği konusundaki hükümlerin Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün, 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün ve 1988/35-1989/13 sayılı kararları ile iptal edildiği, 3402 sayılı Yasanın 45.maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen hükümleri de 03.03.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu-
Mirasbırakanın annesinin, meskenin oğluna satıldığını bilmediğini kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, 14.2.1951 tarih 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iyiniyet iddiasında bulanamayacak olan kimsenin kötüniyetinin karşı tarafa ispat ettirilmesine gerek bulunmadığı bu nedenle davalı adına yapılan tescilin Türk Medeni Kanunun 1024. maddesi hükmünce yolsuz olduğu-
Davalı tarafından söz konusu taşınmaza “Yüksek Gerilim İndirme Merkezi” ile “Hizmet Binası” inşa edildiği anılan tesislerin çok geniş bir alana elektrik dağıtım hizmeti gerçekleştirdiği, taşınmaz üzerinde usulen inşa edilen tesis ve yapıların taşınmazın mütemmimi haline geldiği, yıkım isteği de bulunduğuna göre taşınmazın diğer paydaşının davada yer almasının zorunlu olduğu-
Davalı Hazinenin dosyanın yenilenmesi talebinde bulunabileceği, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarının davacı aleyhine ve davalı Hazine lehine olduğu, bu durumda Hazinenin davaya devam edilip kendi lehine bir karar verilmesini sağlamada hukuki yararı bulunduğu-
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp 06.04.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2.madde uygulamasının bulunduğu, bu yer ile ilgili tapu kaydının iptal ve tesciline, zilyetliğin beyanlar hanesine yazılması istemine ilişkin davalarda 4127 sayılı Yasanın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11.maddesi hükmünce araştırma yapılacağı-
Dava açıldıktan sonra ve davanın devamı sırasında, dava konusu olan mal veya hakkın (müddeabihin) üçüncü kişiye devredilmesinin, temlik edilmesinin caiz olduğu, dava konusu yapılmış olan mal veya hakkın başkasına devredilmesi ile, o mal veya hakka bağlı olan dava hakkının da birlikte devredilmiş sayılacağı, dava hakkının asıl haktan ayrı bir hak olmadığı ve bu nedenle yalnız başına başkasına devredilemeyeceği, taraflardan birinin, dava sırasında müddeabihi başkasına devretmesi halinde artık o davanın konusu olan mal veya hak üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmayacağı-
3402 Sayılı Kadastro Kanununda 5304 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin geçmişe etkili olacağına dair, anılan Kanunda bir hüküm bulunmadığı; somut olayda, geçmişe yürürlüğün belirtilen istisnalarından her hangi birisinin de söz konusu olmadığı, sonradan yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 11. maddesinin uyuşmazlığa uygulanacağı, davacı yararına gerçekleşen kazanılmış hakkın etkilenmesinin mümkün olmadığı-