Doğru hasma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılmasının uygun görülemeyeceği-
Ölüm tarihine göre Hacu'nun terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğu, TMK.nun 701. maddesi hükmüne göre elbirliği mülkiyette mirasçıların belli pay veya payları bulunmadığından taşınmazın belli payını veya tümünü adına tescilini isteyemeyecekleri, bu şekilde açılmış bulunan bir davanın esasa girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde nelerin taşkınlık sayılacağı yönünden genel bir kural öngörülmediğinden; hakimin her somut olayın özelliğini, taşınmazın durumunu, niteliğini ve yerel adetleri gözeterek komşuların birbirine göstermekle yükümlü oldukları tahammülün sınırını, çıkar çatışmalarını olaya en uygun düşecek şekilde çözümlemekle yükümlü olacağı, mahkemece seçilecek Çevre Mühendisi, Şehir Planlamacısı ve hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile komşuluk hukuku ilkeleri açısından inceleme yapılması, davalı tarafından davacıya ait komşu parsel yönünde açılan pencerelerin davacıya ne gibi zararlı etkileri bulunduğunun Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde öngörülen ölçülere göre ayrıntılı bir şekilde belirlenmesi, bunların önlenmesi için alınması gerekli tedbirlerin neler olduğunun da bilirkişi kurulundan sorulup gerekçeli rapor alınması ve doğacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların miras bırakanı S.’ın taşınmazı haricen satın aldığı 01.10.1966 tarihinden tapuda H. mirasçılarına 01.07.1997 tarihinde yapılan intikale kadar S. Ö.’ın ve ölümünden sonra mirasçılarının 20 yılı aşkın süre TMK.nun 713/1 maddesindeki şartlara uygun bir biçimde sürdürdükleri zilyetliklerinin davalı H. Duvarcı mirasçısı Ü. Duvarcı’nın 30/576 payı yönünden tapunun hukuki kıymetini kaybetmesi sonucunu doğurduğu-
Davalının, taşınmazı bizzat kullanmasının objektif değerini ödemeye mahkum edilmesi gerekeceği, o kadar ki, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir elde etmeye örgütlenmemiş olmasının dahi sonuca etkili görülmemesi gerekeceği, öyleyse, dava konusu taşınmaz kullandırma borcu yükleyen bir sözleşmeye konu olacak şekilde ekonomik özgülenme amacı değiştirilseydi ne ölçüde gelir getirebilirdi, ne kadar bir kullanma karşılığı sonucunda davalının kullanmasına terk edilirdi hususlarının araştırılması gerekeceği-
Kat Mülkiyeti Yasasının 19/1 gereğince, kat maliklerinin, ana gayrimenkulün bakımına, mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını korumaya mecbur olup, taşınmazın üzerindeki ana yapının sağlamlığının temini bakımından zorunluluk bulunduğunun fennen saptandığı durumlarda bütün kat maliklerinin muvafakatı olmasa dahi, bunlardan birisinin, güçlendirmenin yapılmasını diğer kat maliklerinden isteyebileceği ve gerektiğinde buna karşı çıkanlar aleyhine mahkeme aracılığı ile hazırlattırılacak proje doğrultusunda binanın güçlendirilmesi ve bunun gerektirdiği masrafların kat maliklerinden tahsili için eda davası açabileceği, ancak, onarım ve güçlendirme amaçlı bu değişikliğe rıza gösterip göstermemek tamamıyla kat malikinin takdirinde ve yasa ile tanınmış bir hak olup, yapılacak iş tüm kat maliklerinin yararına da olsa muvafakat vermeyen kat maliki bunun için zorlanamayacağı gibi bu şekilde özgür iradesi ile ortaya koyduğu tavrın hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği-
Müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil davasında çekişmeli taşınmazın değeri keşten saptanıp bu değer ile hüküm altına alınan ecrimisil miktarının toplamı üzerinden harca hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalının, dava konusu taşınmaza merdiven yapmak suretiyle müdahale ettiğinin keşfen belirlendiği" gerekçesiyle merdivenin kaldırılmak suretiyle müdahalesinin menine dair verilen kararın "kâl" talebi yönünden doğru olduğu-
Kat malikleri kurulunun, kat maliklerinden oluşacağı, bu itibarla kat malikleri kurulunun tüzel kişiliğinin bulunmadığı, hal böyle olunca, kat malikleri kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada toplantıya katılan ve iptali istenen kararın oluşması için olumlu oy kullanan tüm kat maliklerinin davalı gösterilmesinin zorunlu olacağı-
Davaya dayanak yapılan taksim sözleşmesi niteliğindeki sözleşmenin 8.3.1990 tarihinde yapılmış olduğu, taşınmazda 15.8.1979 tarihinde kat mülkiyeti kurulmuş olduğunun saptandığı ve davaya konu edilen kesimin apartmanın ortak yeri niteliğinde bulunduğu, bu durumda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 45.maddesi gereğince temliki tasarrufların ve önemli işlerin ancak kat maliklerinin oybirliği ile verecekleri kararla yapılabileceği-