Yüklü taşınmazın bölünmesi halinde, irtifakın, ortaya çıkan bütün parsellerin her biri üzerinde yük olarak devam ettiği, ortaya çıkan parsellerden bir ya da bir kaçı üzerinde fiili olarak kullanılmasa dahi, tapudan terkin edilmedikçe bu parsellerin irtifak hakkıyla yüklü kalacağı, Ç.E.A.Ş lehine irtifak tesis edilen yükümlü taşınmaza ait kayıt ve belgelerin irtifak hakkını ilk tesisinden itibaren gösterir şekilde getirtilmesi, irtifak hakkının terkini yönünde tapu sicil müdürlüğüne yapılmış başvuru ya da MK. 785. uyarınca açılmış bir davanın ve irtifak hakkının kaldırılmasının söz konusu olup olmadığının araştırılması; dava konusu parselde fiili olarak irtifak hakkının kullanılmadığından bahisle davalılar tarafından terkin istemi ile yapılmış bir başvuru bulunmadığı takdirde, bölünen taşınmaz üzerinde irtifakın devam ettiği göz önünde tutularak, bilirkişi kurullarından alınacak ek raporlarla kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerekeceği-
Kural olarak tapulu taşınmazların satış ve devirlerinin TMK.nun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26, Noterlik Kanununun 60/3 ve 89.maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuki sonuç doğurmayacağı, bu tür satışların mutlak butlanla batıl (yok hükmünde) sayılacağı-
Takip konusu senetle ilgili olarak borçlular tarafından açıldığı bildirilen “menfi tesbit davası” (senet iptali davası) nın sonucunun, görülmekte olan istihkak davasında “bekletici mesele” yapılması gerekeceği-
2859 Sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme işlemi sırasında mülkiyete ilişkin tasarrufta bulunulması nedeniyle açılan davaların 3402 sayılı Kadastro Kanununda yer alan usul çerçevesinde ve özellikle kadastro mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği; 2859 Sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme işleminin yeni bir kadastro değil önceki kadastroya ek bir işlem olduğu, tutanak düzenlenmemiş olmasının da bu sonuca etkili olmadığı-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27/1 ve 25/1 c hükümleri gereğince, kadastroya başlanılan bölgedeki sulh veya asliye hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında, o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte, bu mahkemelerin görevi sona ereceği ve bu davalara ait dosyalar re'sen kadastro mahkemesine devrolunacağı, yasadan kaynaklanan böyle bir gönderme nedeniyle, davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği-
2644 sayılı Tapu Kanununun 21.maddesince Köy ve belediye sınırları içinde kapanmış yollarla, yol fazlalarının köy veya belediye namına tescil olunacağı-
Kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan bir yerin ancak, imar ihya edildikten sonra 20 yılı aşan zilyetlikle 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17.maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi halinde kazanılabileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde yer alan koşullarından birisinin de taşınmazın il ve ilçe imar planları kapsamında olmaması gerektiği-
Kişinin mülkiyet hakkını sınırlayıcı, tasarrufunu önleyici nitelikteki önleme kararının infazı ve Köy Muhtarına teslimi suretiyle Köy Tüzel Kişiliğinin muaraza (sataşma) çıkardığı, bu durumda yapılan müdahalenin ve çıkarılan muarazanın (sataşmanın) haklı olmadığı - İdari kararla davacının çaplı taşınmazının bir bölümünün de karar kapsamına alınarak, malik olan davacının burayı kullanmasının önlenmesi, kararın infazından kaynaklanan hukuksal bir elatma olduğu, yönetsel önleme kararının infazı ile davacıdan arazisinin bir kısmını kullanmaması istenilmekte ve davacının bu karara uymaması durumunda her an 3091 sayılı Kanunun öngördüğü yaptırımın tehdidi altında bulunduğu, davacının mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı yetkilere kavuşabilmesi için kararın infazı sonucu taşınmazı teslim alan Köy Tüzel Kişiliğine karşı dava açmasının yerinde olduğu-
İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit, tazminat tahsili ve ipoteğin terkini talebiyle açılan davada, ipotek akit tablosunun konusu karz ipoteği olup,resmi senette yazılanın aksini savunan davacının bu hususları ispat etmesinin gerekeceği-
Yapım aşamasında iki bağımsız bölümün eksik yapıldığı, dava konusu edilen balkonun her katta bulunan dairenin arka tarafında yapılmış olan ve iki kolonla zemin kattan başlayıp yükseltilerek yapıldığı, üzerinin eternit ile kapatılmış bulunduğu, bu değişikliğin onaylı mimari projeye göre arka bahçe tarafında yapılması gereken bağımsız bölümün oda ve salonunun bir kısmını, banyonun ise tamamını kapsadığı; böylece dava konusu balkonun ve onu taşıyan kolonların ana taşınmazın onaylı mimari projesine aykırı bulunduğu saptanmış olmakla projeye aykırı olarak yapılan inşaatın yıkılmasına karar verilmesi gerekeceği-