Dava konusu taşınmazın yapılan tapulama sırasında nehir yatağı içerisinde bulunması nedeniyle tesbit dışı bırakıldığı ve ıslah çalışmaları sonucunda nehrin metruk arazi konumuna düştüğü, çap dışındaki çekişmeli yerde satın almadan itibaren davacının birkaç yıl süren tasarrufunun ise bu yeni zilyetlik ile iktisabına yeterli olmadığı-
Tapu sicilindeki kayda iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kimsenin, bu iktisabının muteber olacağı, iptale karar verilebilmesi için kötüniyetin iddia ve isbat edilmesinin gerektiği, mahkemece davanın hangi delillere dayanılarak kötüniyetli olduğu hükümde tartışılmadan eksik incelemeyle karar verilmesinin yanlış olduğu-
Bir yerin toprak tevzi komisyonunca mera olarak tahsis edilmiş olmasının, evveliyatı itibarıyla da o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmayacağı, ancak söz konusu komisyonca bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliğinin sona ereceği-
Davacının tapudaki bedeli kabul etmediği ve muvazaa iddiasının araştırılmasını istediği, isteği mahkemece de kabul edildiği için artık davalının şarta bağlı kabulünün hukuki sonuç doğurmayacağı, şarta bağlı kabulün bu olayda ikrar da sayılmayacağı, taşınmazın paydaşlar arasında haricen ve fiili surette taksim edildiğinin, her paydaşın ayrı yerleri kullandığının, davalının satıcısının da bu yeri bağ haline getirip artezyen kuyusu açtığının, davacının yerinin de belli olduğu gerek dinlenen tanıklar gerekse keşif mahallindeki tesbitlerle sabit olduğu, böyle hallerde şufa hakkının kullanılması hem M.K.’nun 2. maddesindeki objektif iyi niyet kurallarına hem de 27.3.1957 gün 12/2 sayılı içtihadı birleştirme kararında belirlenen şufa hakkının amacına aykırı düşeceğinden bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün isabetli görülmediği-
Ortaklığın giderilmesi davasında, uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/2 intifa hakkı sahibiyken ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmelerine; -intifa hakkı, hakkın sahibinin ölümüyle ortadan kalkacağından- gerek bulunmadığı-
Direnme kararına gerekçe yapılan ikinci keşif tutanağının da, düzenlenmesi ve içeriği itibariyle birinci keşif tutanağından tamamen farksız olduğuna göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerektiği-
Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi isteğine ilişkin davaların, tüm paydaşlar aleyhine açılarak yürütülebildiği-
Yıkım isteğini içeren davalarda, yapının asıl sahibine de davada da- valı olarak yer verilmesi gerekeceği-
Bu tür uyuşmazlıklarda, taraf tapularının uygulanarak, kapsamlarının belirlenmesi ve çekişmeli taşınmazın hangi taraf tapusu içerisinde kaldığının saptanması suretiyle çözüme ulaştırılmasının gerekeceği, kaydın kapsamının varsa haritasına göre, yoksa yerel bilirkişi sözleri ve bunların bilemedikleri sınırlar yönünden tanık dinlenmek suretiyle belirleneceği-
“Bağışa aykırı davranma” nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının, BK. 246/I’deki (şimdi; TBK. mad. 297) hak düşürücü süre içinde açılması gerekeceği-