Kadastro Kanunu uyarınca, mirasçılarının belirlenememesi nedeniyle ölü olduğu belirtilerek kayıt sahibi adına tesbiti yapılan taşınmaz hakkında ölünün ismi açıklanarak mirasçıları denilmek suretiyle mirasçılarına karşı dava açılabileceği, dava sırasında; davalının dava öncesi öldüğü anlaşılırsa davaya mirasçıları aleyhine devam edileceği, dava dilekçesinde, adına tesbit yapılan ve ölü olduğu anlaşılan kayıt malikinin ismi yanına "salt mirasçıları" sözcüğünün eklenmemiş bulunmasının davanın reddine yeterli olmadığı-
Davanın kabulünü öngören kesin nitelikteki özel daire bozma kararına uyulmakla, davacı hazine yönünden usuli kazanılmış hak doğacağından bu hakkın korunmasının gerekeceği-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanarak daha önce dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise, artık o dava konusu hakkında kesin hükmün olduğu, aynı uyuşmazlığın, yeni bir dava konusu yapılamayacağı, mahkemenin, kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözeterek davayı esasa girmeden usulden reddetmesinin gerekeceği-
Davacının isteğinin, arzla ilgili olmayıp yalnızca, arz üzerindeki yapının kesintisine aidiyetinin tesbiti olduğu-
Paylı mülkiyet üzere olan taşınmazlarda, paydaşlardan her birinin, bu tür davayı tek başına açıp yürütebileceği, bu uygulamanın kararlılık kazanan yargısal kararlar gereği bulunduğu görüşüyle üçte ikiyi aşan oyla ilk görüşmede ön sorun çözüme ulaştırıldıktan sonra, işin esasına geçildiği, kesinleşen tescil ilamının dayanağı olan kroki kapsamında kalan kesimde yol bulunmadığı, tescil ilamının kesinleştiği tarihten itibaren de geçen kısa sürede, taşınmaz içerisinde kalan kadim bir yolun bulunabileceğinin düşünülemeyeceği-
Şose devlet karayollarına ait bir yol ise M.K.’nun 639/3. maddesinde yazılı olduğu gibi ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyla Karayolları Genel Müdürlüğü’nün davaya katılmasının gerekeceği, bu yol kamulaştırma sonucu oluşturulmuş ise kamulaştırma harita ve sair belgelerinin bulunduğu yerden getirtilerek yerinde uygulamak suretiyle bu yönden yola bir tecavüz olup olmadığının araştırılmasının gerekeceği-
Esas davanın, haricen satın almaya; karşılık davanın ise çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkin olduğu, davaların, birlikte yürütüldüğü, kural olarak; tapunun iptale kadar geçerli olduğu, 10 yılık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 1984 yılında açılması bir yana, tapu iptali istemine yönelik bir talebin de mevcut olmadığı, tapu kaydı ile zilyetliğin ve harici satın almanın çatıştığı bu gibi hallerde, mülkiyet belgesi olan kayda üstünlük tanımak suretiyle çözüme ulaşılmasının gerekeceği-
Kaçak ve yitik kişiden kalan malların, kanunlar uyarınca Devlet’e intikal ettiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesi uyarınca Devlet’e kalan taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, kaçak ve yitik kişilerden Devlet’e kalan taşınmazların değişebilir sınır teşkil ettiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Mahkemece, davalının davayı kendisinin takip etmesine ilişkin beyanı ile ilgili açıklama yaptırılmasının ve gerektiğinde zorunlu keşif masraflarının davalıdan alınarak uygulamanın yapılmasının gerekeceği-
Davacı taşınmazına komşu bir taşınmazının bulunmadığının ve binasının büyük kısım itibariyle imar yolu üzerinde inşa edilmiş olduğunun belirlenmiş durumda olduğu, bu nedenle, taşkın yapı sahibi davalı yararına M.K.’nun 651. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinden söz etmenin mümkün olmadığı-