Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesine ilişkin davada davalının, duruşmada çekişmeli yerin 25-30 yıldır zilyetliğinde olduğunu savunarak muaraza yarattığı, mahkemece, kayda üstünlük tanınarak davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Plân ve haritaya bağlı taşınmazlarda, tapunun kapsamının saptanmasında öncelikle bu plân ve haritanın gözönünde bulundurulması gerekeceği, plân ve haritanın uygulanmasının olanaksız olması halinde, ka-yıtta yazılı sâbit sınırlara göre, tapunun kapsamının belirleneceği-
Kesin hükmün olumsuz dava şartı olduğu, kesin hükmün varlığından söz edilebilmek için de önce görülen dava ile görülmekte olan davada tarafların ve dava olunan şeyin aynı olmasının gerekeceği, dava sebebi deyiminden ise davada dayanılan maddi vakıaların anlaşılmasının gerekeceği-
Tescili istenen dava konusu bağımsız bölümün yıktırılması ile ilgili kesin hükmün varlığının, Anayasa’nın 2. ve 138. maddelerinin 4. fıkrası karşısında, 2981 sayılı Yasa’nın 16. maddesine 3290 sayılı Yasa’yla eklenen 5. fıkranın uygulanmasına engel olduğu-
Bir kişinin 751 m2'lik bir taşınmazdan pay alırken bir daire ile zemindeki ayrı bir dairenin yarısını satın almasının olağan olmadığı, bunun kabul edilebilmesi için ispatlanmasının gerekeceği-
Davanın, tapuya dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu, davacının iddiasına dayanak yaptığı tapusunun dava konusu taşınmazı kapsadığı ve bu yerin tamamının davalının tasarrufunda bulunduğu hususlarının, keşfen belirlendiği gibi, taraflar arasında da tartışma konusu olmadığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ilçe tapulamaya kapalı olup burada henüz tapulama çalışmasının başlamadığı, bu itibarla mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle tapu kaydına üstünlük tanınarak davanın kabul edilmesinin doğru olacağı-
İştirak halindeki mülkiyette de taksim keyfiyetinin müşterek mülkiyetin tabi olduğu taksim kurallarına bağlandığı, davacının, paydaş bulunması sebebiyle İİK.nun 121. maddesine başvurulmaksızın taşınmazın taksimini isteyebileceği-
Tutanağı düzenlenmeyen ve tesbit dışı bırakılan taşınmazlar hakkında tapulamanın kesinleşmesinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık dava açmanın söz konusu olamayacağı, bu itibarla MK. 639. maddesi hükümlerine göre inceleme yapılarak davanın esası hakkında bir karar verilmek gerekeceği-
Taşınmazların yaklaşık %80 eyimli bulunduğunu gösterdikleri, bu nitelikteki bir taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, bu gibi yerlerin vergiye kayıt edilmesinin hukukça değer taşımayacağı, çünkü zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydı hukukça değer taşımadığı gibi vergi kaydında da taşınmazın çalılık yer olarak belirtildiği-