1974 yılına kadar davacı ve bunun mirasbırakanın zilyetliği hangi günde başladığı ve ne biçimde sürdürüldüğünün, kimin ne zamandan beri bu taşınmazlara zilyet olduğunun, zeminin ve kullanım ekonomik amacına uygun bulunup bulunmadığının, 1974 yılından sonra bu taşınmazların ekilmemelerinin terk anlamına gelip gelmediğinin üzerinde de durulmasının gerektiği-
Aynı taşınmaza ilişkin olan önceki davada, davalıların, "... biz, söz konusu 88 parsel sayılı taşınmazı bıraktık, müdahalede bulunmuyoruz" demeleri üzerine; davacının o davadan vazgeçmesine ve davanın vazgeçme nedeniyle reddedilmesini, temyize konu elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, kesin hüküm niteliğini vermek olanağının bulunmadığı-
Davacının belediye, davalının ise hazine olduğu, tarafların sıfatlarına göre, mevcut çekişmenin 3533 sayılı Kanun uyarınca tahkim yoluyla giderilmesinin gerekeceği, ne var ki, hakemin ancak 3533 sayılı yasada gösterilen kurumlar arasındaki mülkiyet uyuşmazlığını çözümlemekle yükümlü olup, tescile karar veremeyeceği-
Tapu sicilinde paydaş olarak gözüken şahsın kim olduğunu tesbit bakımından, tapu kaydının dayanağı olan belgeler ve tapudaki defterler üzerinde inceleme yapılmasının, bunun incelenmesi bir uzmanlık işi ise bilirkişi görüşüne başvurulmasının, şahsın nüfusta kayıtlı olup olmadığı, ölüp ölmediğinin araştırılmasının, buna göre işlem yapılmasının gerekeceği-
Taşınmaz kadastro tespiti gördüğünden, hukuksal durumunun tesbit tarihine göre saptanmasının gerekeceği, davada, mirasbırakanın mirasçıları arasında çekişmeli taşınmazı da kapsayan taksimin hangi tarihte yapıldığının belirlenmesinin ve paylaştırma tarihinden tapuluma tesbitine kadar kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılma durumunun araştırılmasının gerektiği-
Senede göre, diğer mirasçılar taksime katılmadığı için bu taksimin M.K.nun 611. maddesi hükmü karşısında geçerli olduğunun ileri sürülemeyeceği, M.K.nun 612. maddesi hükmüne göre terekeye dahil bir taşınmazdaki miras hissesinin diğer bir mirasçıya devir ve temliki mümkün ve geçerli olduğundan artık senedin bu açıdan yorumlanmasının gerekeceği-
743 sayılı Medeni Kanun döneminde yapılmış olan satışlar hakkında şuf’a hakkının - mektup, taahhütlü mektup, noter ihtarnamesi gibi- her türlü irade bildirimi ile kullanılabileceği gibi, doğrudan doğruya dava açılarak da kullanılabileceği- Davadan önce kullanılan irade bildirimi ile dava açma sürenin kesilmiş olacağı ve daha sonra her zaman dava açılabileceği-
Hukuki ehliyetsizliğin tesbitinin, özel bir ihtisası gerektirdiğinden, kural olarak ancak doktor raporu ile kanıtlanabileceği, bu konu ile ilgili tanık beyanlarının, ancak ehliyetsizliğin belirlenmesinde uzmanlarınca değerlendirmeye tabi tutulabilecek bir veri niteliğinde olduğu-
Harca tabi davalarda, harcın noksan yatırılması halinde, ilgilisine noksan harcı tamamlaması için önel verilmesinin gerektiği, davanın, noksan da olsa harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılmasının gerekeceği-
Davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilmesinin esasa ilişkin olduğu, bu durumda, davayı takip eden avukata, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. kısmında yazılı nisbi vekalet ücretinin takdirinin gerekeceği, maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin isabetsiz olduğu-