Davalı-alacaklının, takip borçlusundaki alacağının varlığını ve miktarını, usulüne uygun ve birbirini doğrulayan, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan delillerle kanıtlaması gerekeceği—
«Sıra cetveline itiraz davası»nın kabul edilmesi halinde, mahkemece «sıra cetvelinin iptaline» değil, «davalı alacaklının alacağının sıra cetvelinden çıkarılmasına, bu alacaklıya ayrılan payın öncelikle davacıya ödenip artanının davalıya bırakılmasına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği—
Tasarrufun iptali davalarının birden fazla açılması halinde hacze iştirak sorununun İİK’nun 268 ve 100. maddelerine göre çözümlenmesi gerekeceği—
Sıra cetveline şikayet yoluyla yapılan itirazların -sırasına itiraz edilen alacaklıların savunmada bulunabilmelerini sağlamak amacıyla- icra mahkemesince duruşma yapılarak incelenmesinin uygun olacağı (icra mahkemesinin, İİK. 18 uyarınca ‘duruşma yapıp yapmama’ konusundaki takdir hakkını, ‘duruşma yapılması’ konusunda kullanarak, sıra cetveline yönelik şikayeti sonuçlandırması gerekeceği—
«Sıra cetveline itiraz davaları»nda (ve «sıra cetveline yönelik şikayet»lerde) sırasına itiraz edilen alacaklı ya da alacaklıların «karşı taraf» (davalı) olarak gösterilmesi [eğer gösterilmemişse mahkemece (icra mahkemesince) bu kişilerin davaya dahil ettirilmesi] gerekeceği—
«Çek» her zaman düzenlenmesi mümkün bir senet olduğundan, tek başına alacağın varlığının kanıtı olamayacağı -sözleşme, ticari defter kayıtları gibi- başka delillerle de doğrulanması gerekeceği—
Üçüncü kişiler tarafından -İİK’na göre- kesin olarak haczedilen malların üzerine, paraya çevrilmeden (satılmadan) önce kamu alacağından dolayı -6183 sayılı Kanun hükümlerine göre- haciz konulması halinde, kamu alacağının da önceki hacze -İİK. 100’deki koşullar aranmadan- katılacağı ve satış bedelinin üçüncü kişi ile kamu idaresi arasında garameten (alacaklı oranında) paylaştırılacağı (6183 s. K. mad. 21/I)—