Masaya dahil rehinli malların durumunun İİK.' nun 185.maddesine göre belirlendiği-Masa mevcuduna dahil rehinli malın kıymetinin rehinle temin edilen alacağa kafi gelmeyeceğinin borsa rayiciyle tahakkuk edeceği ve alacaklı rehnin satılmasını istemezse, rehinli malın masadan muvakkaten cıkarılacağı-İflasın açılmasından önce borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte bulunan alacaklı, dilerse, iflastan sonra da takibe iflas idaresine karşı devam edebileceği-Paraya çevirme işlemini gerçekleştiren icra dairesinin, aynı zamanda paraların paylaştırılması işlemini de gerçekleştirmek zorunda olduğu-
İcra müdürünün kendiliğinden "önceki sıra cetvelinin hatalı olduğu" gerekçesiyle yeni bir sıra cetveli düzenlenemeyeceği- İlk yapılan sıra cetvelinde kendisine yer verilmeyen ve kendisine sıra cetveli tebliğ edilmeyen alacaklının bu sıra cetveline karşı dava açması gerektiği-
6183 sayılı Yasa kapsamında konulan hacizlerde İİK 106 ve 110 hükümleri uygulanamayacağından, haczin düşmeyeceği- Şikayetçi alacaklının alacağın, şikayet olunan vergi dairesinin alacağına göre imtiyazlı olmadığından, sıra cetvelinin iptali ve satış bedelinin garameten taksim edilmesinin ilişkin taleplerin reddi gerektiği-
Taksitle ödeme sözleşmesinin devamı müddetince satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- Taksitle ödeme sözleşmesinin yapıldığı tarihte satış isteme süresinin duracağı- Haciz tarihinde yürürlükte bulunan yasa gereğince satış isteme süresinin 2 yıl olduğu, ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten taksitle ödeme sözleşmesinin yapıldığı tarihe kadar 6 ay 9 günlük bir satış isteme süresinin işlediği, geriye 1 yıl 5 ay 21 günlük sürenin kaldığı- Taksitle ödeme taahhüdünün ihlal edildiği tarihten itibaren kalan sürenin işlemeye devam edeceği, bu durumda mahkemece taksitle ödeme taahhüdünün ihlal edildiği tarihin araştırılarak satış talebinin süresinde olup olmadığı tespit edilerek karar verilmesi gerektiği-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında temlikin muvazaalı olduğuna ilişkin iddianın davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilmesi gerekeceği-
Temlik işlemine konu alacağın ... Finansal Kiralama AŞ'nin finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı, davacı tarafın istinaf dilekçesinde de açıkça ... Finansal Kiralama AŞ'nin alacağının muvazaalı olduğunu iddia etmediklerini belirttiği, temlike konu ... Finansal Kiralama AŞ'nin alacağının gerçek bir alacak olduğu mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile de tespit edildiği, alacağın ...'a temlik edilmesi üzerine 300.000,00 TL temlik bedelinin, ... tarafından "İstanbul 10. İcra Müd.nün 2009/3699 E. sayılı dosyasına ilişkin temlik bedeli" açıklamasıyla BNP Finansal Kiralama AŞ'ye (... Finansal Kiralama AŞ) 09.07.2012 tarihinde ödediği, ilk temlik işlemine konu alacağın gerçek bir alacak olduğu, bu alacağın dava dışı ...'a temlik edilmesi neticesinde bedelin ödendiği tespit edilmekle, alacağın muvazaalı olmadığı ilk derece mahkemesinin verdiği kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava dışı bankaya yapılan ödemenin, dava dışı borçlu tarafından borcu sona erdirmek (söndürmek) amacıyla yapıldığı fakat bunun üçüncü kişilere karşı varlığını koruyor gibi gösterilmesi için temlik ivazı olarak bankaya yatırıldığını ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, davacının iddia ettiği gibi temlikin muvazaalı olduğuna ilişkin dosyaya yazılı belge ibraz edemediği, davacının, dava dışı borçlu şirketin bütün borçlarını davalı üzerinden ödemek suretiyle ipoteklerin de davalıda kalmasını sağlayarak taşınmazları elinde tutmayı amaçladığını ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, davalının gerçek bir temlike dayandığı, bu kez davacının borcun esasında borçlu tarafından ödendiği halde ödemenin davalı vasıtasıyla yapıldığını ispat etmek zorunda olduğu, dosyada böyle bir ispatın mevcut olmadığı, mahkemenin davayı kabul için gösterdiği gerekçelerin muvazaayı ispata yeter olmadığı-
Davacı şirketin alacağının doğum tarihinin, davalının alacağının doğum tarihinden önce olduğunun tespit edilmiş olmasına göre, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunabileceğinin kabulü gerekeceği-
Borçlunun üçüncü kişideki doğması muhtemel alacağı olan KDV iadesi alacağına, şikayet olunan ve bedelin tamamının sıra cetvelinde isabet ettiği anlaşılan kişinin alacaklı olduğu dosyalarda İİK.’nin 89. maddesine göre haciz müzekkeresi gönderilmediği, “ilgili kurumda doğmuş, doğacak tüm istihkak bedellerine, alacağı tüm KDV iadesi bedellerine” ibaresinin yazılmasının yeterli olmadığı, bu durumda şikayet olunan tarafından haciz konulduğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Hacizde gözetilecek tarihin haczin tapu kaydına işlendiği tarih olduğu, bu hususun İcra ve İflas Kanunu'nun taşınmaz haczini düzenleyen 91. maddesi ve Türk Medeni Kanunu'nun tapu sicilinde tasarruf yetkisinin hangi koşullarda sicile işleneceğini düzenleyen 1010. maddesinin gereği olduğu, bu durumda, mahkemece, şikayetçi alacaklının satış isteme süresinde avansını yatırarak satış isteminde bulunmuş olduğu ve haczinin ayakta olduğu hususu değerlendirilerek ve şikayet olunanların haciz tarihleri ve hacizlerinin sıhhatleri de araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-