Alacaklı tarafından yatırılmış olan yetersiz miktardaki satış avansının tamamlanmasına ilişkin muhtıra düzenlenerek ve süre verilerek alacaklıya durum bildirilmedikçe, alacaklının koymuş olduğu haczin düşmeyeceği—
Nafaka ilamına dayanan alacaklının önceden takip yapmadan her zaman aynı derecede ilk hacze iştirak edebileceği, iştirak halinde kural olarak satış bedelinin garameten paylaştırılacağı, ancak hacze takipsiz iştirak eden alacaklının alacağının imtiyazlı alacak konumunda bulunması halinde o zaman satış bedelinden öncelikle pay alacağı (ve nafaka alacaklısına tam ödeme yapılması gerekeceği)—
Sıra cetveline itiraz davasında, kendisini vekille temsil ettirmiş olan vergi dairesinin vekili yerine, kararın vergi dairesine tebliği ile yasal temyiz süresinin işlemeye başlamayacağı—
İİK’nun 206. maddesinde «imtiyaz hakkı»nın, alacaklıya değil, alacağa tanınmış olduğu, alacaklının ölümü halinde mirasçılara geçeceği ve borcu ödeyerek alacaklının haklarına halef olan kefile geçen alaca bakımından da imtiyazın varlığını koruyacağı—
«Haciz», «paraya çevirme» ve «paylaştırma» gibi bütün alacaklıları ilgilendiren masrafların -bunları yapmış olan alacaklıya- sıra cetveli düzenlenmeden ödendikten sonra, kalan paranın haciz koymuş olan alacaklılar arasında -sıra cetveli yapılarak- paylaştırılması gerekeceği—
Kesin rehin açığı belgesinin, borç ödemeden aciz belgesi gibi, İİK’nun 100/1. maddesi uyarınca ilk hacze katılma olanağı vermediği, bu belgenin İİK’nun 100/4. maddesi uyarınca ilk hacze katılma olanağı sağladığı—
Davalı-alacaklının, takip borçlusundaki alacağının varlığını ve miktarını, usulüne uygun ve birbirini doğrulayan, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan delillerle kanıtlaması gerekeceği—
Satış talebi ile satış avansının yatırılmasının ayrı ayrı tarihlerde gerçekleşmiş olması halinde avansın yatırıldığı tarihin satış talebinde bulunulan tarih olarak kabulü gerekeceği, «avans miktarının icra müdürlüğünce belirleneceğine» dair yasal bir zorunluluk bulunmadığı—
İcra mahkemesince, sıra cetveline yönelik şikayetin kabul veya reddi halinde, lehine karar verilen taraf yararına -vekil için- (maktu) vekalet ücreti hükmedilmesi gerekeceği—