İhtiyaten haczedilmiş olan bir malın -bu ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden- daha sonra başka bir alacaklı tarafından «kesin olarak» haczedilmesi halinde, ihtiyati haciz sahibi alacaklının bu haczi -30.7.2003 tarihinde sonra yapılacak ihtiyati hacizlerde; 100. maddedeki şartlar dairesinde- kendiliğinden ve geçici olarak katılacağı ve ihtiyati haczin icrai hacze dönüşmesinden sonra her iki alacağın aynı derecede hacze katılacağı (paylaştırmanın garameten yapılacağı)—
Tüzel kişilerin (anonim, limited vb. gibi) temsil organını oluşturan kişilerin, tüzel kişiden alınamayan vergi borçlarından -kendilerinin kasdı ya da ihmali bulunmasa da- kişisel olarak sorumlu oldukları, bunun için vergi alacağının temsil edilen şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen alınamamış olması ve temsilciler aleyhine takip yapılarak, ödeme emri gönderilmesi ve onlar hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekeceği (213 s. VUK. mad. 10; 6183 s. K. mükerrer mad. 35)—(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Üçüncü kişiler tarafından -İİK’na göre- kesin olarak haczedilen malların üzerine, paraya çevrilmeden (satılmadan) önce kamu alacağından dolayı -6183 sayılı Kanun hükümlerine göre- haciz konulması halinde, kamu alacağının da önceki hacze -İİK. 100’deki koşullar aranmadan- katılacağı ve satış bedelinin üçüncü kişi ile kamu idaresi arasında garameten (alacaklı oranında) paylaştırılacağı (6183 s. K. mad. 21/I)—
Davacının ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşmeden satış bedelinin vezneye girmiş olması halinde, davacının ihtiyati haczinin, davalının haczine iştirak edemeyeceği—
Sıra cetveline itiraz davasında, davalı-alacaklının alacağına itiraz edilmiş olması halinde, ihale tarihi itibariyle davalı-alacaklının alacağının bilirkişi vasıtasıyla -bu tarihe kadar işlemiş faizler de dikkate alınarak- hesaplanması gerekeceği—
«Sıra cetveline itiraz davası»nın kabul edilmesi halinde, mahkemece «sıra cetvelinin iptaline» değil, «davalı alacaklının alacağının sıra cetvelinden çıkarılmasına, bu alacaklıya ayrılan payın öncelikle davacıya ödenip artanının davalıya bırakılmasına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği—