İşyerine ilişkin tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte, hiç olmazsa çalışılan yerle eşdeğer vasıfta bulunmasının gerektiği, eşdeğerlik halinde mülkiyet hakkının üstünlüğü nazara alınarak aynı işin kiralananda yapılmasında ihtiyaçlının tercihinin esas alınacağı, tehdit ve üstünlük koşullarında birinin varlığının ihtiyacın kabulü için yeterli olduğu, ikisinin bir arada bulunmasının gerekmeyeceği, üstünlük vasfının, uzman bilirkişi aracılığıyla halen ihtiyaçlının çalıştığı yer ile kiralananda keşif yapılarak yapılacak iş yönünden her iki işyerinin kıyaslanması suretiyle saptanacağı-
Konut ihtiyacının geçici olmayıp sürekli bir ihtiyaç olduğu; ancak yazlık ihtiyaçları için bir ayrıcalık tanındığı, yazlık ihtiyacının, sürekli konut ihtiyacının devamı şeklinde nitelendirilip tahliye sebebi olarak kabul edildiği, Almanya'da çalışıp yazları Türkiye'ye gelen davacının bu sürede doğan ihtiyacını ileri sürerek açtığı dava da; iddia ve savunmaya göre davacının evli olup olmadığı, yazı babasının yanında geçirme imkanı vs. araştırılıp yazlık eve gerçekten ihtiyacı olduğu tesbit edilmeden tahliye kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ana alacağın taksitler halinde bölüm bölüm ödenmesi durumunda, her bir ödeme sonunda faiz talep etme ile ilgili feri hakkın saklı tutulduğunu ayrıca belirlemeye gerek olmadığı-
Yıllık tatilini geçirmek üzere Türkiye`ye geldiğinde kalmak üzere açılan boşaltma davasında ihtiyacın gerçek ve samimi olduğunun kabulü gerektiği-
İnşaatlarda mesaha noksanlığının eksik iş olduğunun, yüklenicinin edimini tam olarak yerine getirmediğinin, davacıya teslim edilen bağımsız bölümde mekan küçüklüğünden ötürü borcun kısmen ifa edildiğinin kabul edilmesinin gerektiği-
Kiracının ayrı şehir ve belediye sınırları içinde oturulabilir konutu bulunduğu iddia edilerek açılan tahliye davalarının her zaman açılabileceği, bu davaların, herhangi bir süreye veya ihbar şartına tabi olmadıkları-
Davacılar tarafından, davalı kiracı aleyhine kiralayan sıfatı ile önce açılan kira tesbit davasının olumlu olarak sonuçlandığı ve kararın kesinleştiği, bu dava dolayısıyla verilip kesinleşen karar sonucu, (kontratta imzası bulunmayan kişi dahil) davacıların birlikte kiralayan oldukları hususunun da artık kesinleşmiş sayılacağı, temyize konu davanın, kiralayan olarak davacılar tarafından birlikte açıldığı, bu durumda davacılardan yalnız birisinin imzası ile çekilen ihtarnameye diğerinin icazetinin bulunduğunun kabulü ile işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken ihtarnamenin kiralayanlardan yalnızca birisi tarafından imzalanmış olduğundan bahisle davanın reddinin isabetsiz olacağı-
Taraflar arasındaki imzalanan alım satım sözleşmesinde, sözleşmenin ifa yerinin, davacı alıcının bulunduğu Bandırma ilçesi olduğu, bu sebeple, sözleşmenin ademi ifasından dolayı açılan alacak davasının görülmesinde de ifa yeri mahkemesi sıfatıyla, davacının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu-
Yükümlü olduğu hizmeti ifa etmeden ordudan ilişiğinin kesilmesi halinde, 926 sayılı Kanun’un 112. maddesinde sözü edilen masraf ve tazminatları aynen ödemeyi kabul ve taahhüt eden davalıya yurt içi ve yurt dışında yapılan bütün ödemelerin taahhüt kapsamı içinde olduğu, başka bir deyişle mecburi hizmet borcunu ihlal eden davalının, kendisine gerek milli bütçeden gerekse ABD hükümetince yapılan tüm ödemelerden sorumlu tutmasının gerektiği- Davalının fiilini taahhüt eden kişinin, davanın açıldığı tarihte davalı olarak gösterilmemesine rağmen davaya dahil edildiği-
Kira sözleşmesinde kira parasının her yıl arttırılacağı şartı kabul edildiği için kiralayanın, ihtar çekmeye gerek kalmaksızın o dönem içinde kira parasının tespiti için mahkemeye dava açabileceği, davacının o dönem kira paralarını almış olmasının bu hakkın kaybına yol açmayacağı-