Cismani zarar kavramına; ruh bütünlüğünün ihlali, sinir bozukluğu ve hastalığı gibi haller de girdiğinden, henüz sekiz aylık çocuklarının trafik kazası sonucu yaralanması üzerine, ana ve babanın, uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık koşulları gerçekleşmiş olduğu için, manevi tazminat davası açabilmelerinin gerekeceği, haksız eylemde zararı ispat etmek, bu zararı iddia edene düşerse de, küçük çocuklarının iki ameliyatla iyileşmemiş olması ve üçüncü ameliyata gerek duyulması olayında olduğu gibi, yeni ve artan masrafların yapılması gerekeceğinden hakimin, gerçek zarar miktarını halin olağan gelişimine ve zarara uğrayan tarafın yaptığı tedbirleri gözönüne alarak, adalete uygun şekilde tayin etmek zorunda olduğu-
Hatır taşımalarının zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına girmeyeceği, hatır taşıması sırasında zarara neden olan aracın malikinin sorumluluğunun genel hükümlerdeki sorumluluğa tabi olacağı, hatır taşıması sırasında oluşan zarardan zorunlu trafik sigortacısının sorumlu tutulamayacağı-
Kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktarın serbestçe belirlenebileceği, borçlunun limitli sorumluluğunu düzenleyen sözleşmeye davalının müteselsil kefil olarak imza koyması ile aynı limitle sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği-
Davacı idareye ait, telefon direklerinde doğan zararının davalı tarla sahibinin haksız eylemi sonucu, tarlasında çıkan yangın neticesinde meydana geldiğinin kanıtlanabilmiş olmadığı, olayda, zarar ile davalıya atfedilebilecek eylem arasında illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceği, tarlada bırakılan anızların yanması sonucu PTT hat ve tesislerinde doğan zararın tazmini davasında; komşuluk hukukundan değil, haksız fiilden hareket edilmesinin gerekeceği-
Davalının, davacıya ait duvar ve çiti yolunu kapattığı için yıktığını, bu konuda meni müdahale davası açtığını ve davacının duvar yapmak suretiyle vaki elatmasının önlenmesine karar verildiğini ileri sürdüğü, bu durumda mahkemenin, davalının eylemini hukuka uygun duruma getirecek, elatmanın önlenmesi ile ilgili kararı tartışmadan tazminata hükmetmesinin isabetsiz olduğu-
Munzam zarara hükmedilebilmesi için, alacaklının geçmiş günler faizini aşan zararının mevcut bulunduğunu kanıtlanmasının gerektiği, bilirkişilerin zarar miktarını, temerrüt faizini açan 1 yıl vadeli mevduat faizine göre hesap ederek tesbit etmesinin, davacıyı zararını isbat külfetinden kurtaramayacağı, hal böyle olunca davacı tarafça geçmiş günler faizini aşan bir zararın varlığı ispatlanamadığından, kamulaştırma bedelinin geç ödemesinden dolayı munzam zarara hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Yürütmenin durdurulmasına dair alınan kararın, davalıların yetkili temsilcilerine ulaştığı belirlenemediği gibi davacının da bu aşamada işe başlatılmasına yönelik bir başvurusu bulunmadığına ve iptal kararı uygulandığına göre, tazminat davasının reddi gerekirken kısmen kabulünün isabetsiz olduğu-
Taşınmaz satışı sırasında davacının satışa konu taşınmaz bedelinin %63.316 oranında kendisine ait olduğunu ve ödemesi gereken bakiye miktarın saptanmasını istemesi durumu karşısında sulh mahkemesince hissedarın hissesi dışında kalan ve ödemesi gereken miktarın belirtilmesinin gerekli olduğu-
Tazminatın ödendiği tarih itibariyle döviz kuru üzerinden Türk parası karşılığının Merkez Bankası’ndan sorulup belirlenecek Türk parası ödeme miktarının davacıların zararından düşülmesinin gerekeceği-
Kiralananın bulunduğu ilde oturmayan ihtiyaçlının işyeri ihtiyacı iddiasının samimi kabul edilemeyeceği-