Davalı M.K. davacı idarenin trafik olayına karışan aracının sürücüsü olup kusuru % 20 nispetinde ise de; kusuruna isabet eden miktarın 146.384 lira olduğu, bu miktar Borçlar Kanunu`nun 44/2. maddesi hükmünde yazılı tazmini borçluyu müzayakaya maruz bırakacak nispette olmayan hakimin ayrıca 100.000 lirasını indirim yaparak hüküm kurmuş olmasının Kanun’a aykırı olup bozmayı gerektireceği, isteğin müteselsilen ödetilmesi yolunda olduğu, gerçekten davacının şoförü olan davalı M.K.’nın, doğan tüm zarardan diğer davalı ile müteselsilen sorumlu olduğu, mahkemenin buna rağmen davalı M.`yı kusuru oranında sorumlu tutmuş olmasının da bozma nedeni olduğu-
Mahkemece trafik kazası tesbit tutanağı tanzim etmiş bulunan polis memurlarının bilgilerinden yararlanmak suretiyle kusur durumunun açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Ceza Mahkemesi’nde alınan bilirkişi raporunda açıkça sanık (davalı) A. Y.`nın torpil denilen patlayıcı maddeyi mağdur A. T.`e ve ağabeyi H. T.`e sattığının sabit bulunduğunun vurgulandığı, buna rağmen beraat kararı verilmiş olmasının ceza hukuku yönünden illiyet bağı kurulamamasından kaynaklandığı, ancak hukuk hakiminin ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleriyle ve ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmadığının, BK.nun 53 üncü maddesi hükmü gereği olduğu-
Kiracı, kira müddetinin hitamından evvel muacceliyet kesbeden kiraları tediye etmemiş bulunursa kiralayanın, 6 ay veya daha fazla müddetli kiralarda 30 günlük ve daha az müddetli kiralarda 6 günlük bir mehil tayin ederek temerrüt ihtarında bulunacağı, bu sürede ödeme olmazsa akdin temerrüt nedeni ile fesih olunacağı-
İcradan parayı tahsil eden alacaklı hakkında geri alma davası açılabileceği–
Annenin çocuğu ile bakıp gözetme sözleşmesini yaptığı tarihte, özel bakıma gereksinmesi bulunmasının sözleşmenin geçerlilik şartı olmadığı, akdin yapılmasından sonra da bu ihtiyaç içerisinde kalmasının mümkün olduğu-
3151 sayılı Yasa uyarınca teklif edilen yeni bedelin, anılan yasanın geçici maddesinin 4. fıkrası hükmü gereği kiracı tarafından ödenmek zorunda olduğu, kiracının ödemek zorunda olduğu kira parasını ödeyeceğini taahhüt etmiş olmasının kira bedeline itiraz hakkından vazgeçtiğini göstermeyeceği-
Kira borçları ilke olarak düzenli aralarla ödenen borçlardan olup, önceki devreye taalluk eden borç ödenmeden sonraki devrenin ödenmemesinin ve alacaklı yönünden de önceki devreye ilişkin borç ödenmeden sonraki döneme ilişkin makbuz verilememesinin hayatın olağan akışına uygun düşen bir davranış olduğu, yine belirtmek gerekir ki kiranın ödendiği Banka’nın, alacaklı olmadığı gibi alacaklının temsilcisi de olmadığı, bu itibarla tevdi yerine veya bir banka hesabına yapılan kira parası ödemelerinde alınan belgenin tediyenin vuku bulunduğunu gösterir bir delil sayılırsa da, bu belgenin alacaklının iradesi yerine geçerek BK.nun 88. maddesi açısından borçlu yararına hukuki sonuçlar doğuramayacağı, alacaklının tevdi yerinden veya bankadan parayı alırken ihtirazi kayıt dermeyan etmemiş bulunmaması halinde dahi sonucun değişmeyeceği-
İadesi hüküm altına alınan ve iade edilen altınların sahteliği ileri sürülen ve sabit olan davada altınların aynen iadesi yerine, bedeli talep edildiğine göre istem doğrultusunda hüküm kurulmasının gerekeceği-
Mahkemece, ekonomik esaslar uygulanarak saptanacak kira parasının, hak ve nesafete uygun olmadığı kanaatine varılan hallerde nedenleri ve dayanakları gösterilmek suretiyle kira parasının, aşırı olmayan bir oranda hakim tarafından artırılmasının gerekeceği-