Davacı satış vaadi karşılığı, vaat borçlusuna ödediği satış bedelini (mirasçılardan) fiilen geri almakla, iki tarafa borç yükleyen sözleşmenin bozulduğu, bu durumda davacının geçersiz hale düşen satış vaadi sözleşmesine dayanarak cebri tescil isteminde bulunma hakkının kalmadığı-
Müteselsil sorumluluğun, Yasa’dan kaynaklanan bir sorumluluk olduğu, borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyetinin devam edeceği, davadan önce düzenlenen trafik kaza tesbit tutanağında, yine ikinci derecede kusurlu olduğu belirtilen, dava dışı araç sahibine davada husumet yöneltilmemiş olmasının, uyuşmazlığın niteliği ve isteğin içeriğine göre, sonuca etkili olmayacağı, bu durumda mahkemece, dava dışı araç sahibinin kusur oranını da kapsar biçimde hüküm kurulmasının doğru olduğu-
Yabancı para borcunun "aynen" veya "buna benzer bir şart" ile ödenmesi öngörülmüşse, bu yabancı para borcunun aynen veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Parası olarak ödeneceği, eğer böyle bir şart yok ise, 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 sayılı Yasa ile BK.nun 83. maddesine (şimdi; TBK. mad. 99) eklenen fıkra uyarınca, anılan tarihten sonraki ilişkilerden doğan yabancı para borçlarında, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Parası olarak ödeneceği-
Davalıların edimlerini zamanında ifa etmediklerinden dolayı kusurlu sayılacakları, mahkemece kira sözleşmesinin başlangıcı olan 1.3.1988 tarihinden davanın açıldığı 24.8.1988 gününe kadar oluşan gecikmeden dolayı kar yoksunluğu tazminatına hükmedilmesinin gerektiği-
Satışını peşin para ile yapılmasının öngörüldüğü; tapuda ferağ verildiğine göre satış bedelinin de taraflar arasında kararlaştırıldığı üzere (resmi kayıttaki bedel hilafına) peşin ödendiğini kabul etmek gerektiği, bu nedenle davalıların kanunî karineden yararlanacakları; bu karinenin aksini, yani satış bedelinin peşin ödenmediğini isbat etmenin davacıya düşeceği, davacıya isbat külfetinin kendisine düştüğü ve bu nedenle yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılarak bir karar verilmesinin gerekeceği, muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile mütemerrid olacağı, bu sebeple davacı tarafından ihtar çekilerek davalının mütemerrid hale düşürülmesinden itibaren faize hükmedilebileceği-
Bono tahsil için tahsil cirosuyla bankaya verildiğine göre davalı Banka’nın vekil hamil durumunda olduğu, vekil BK.nun 390/12 maddeleri uyarınca Banka’nın, vekil edenine karşı vekâleti iyi bir şekilde ifa ile mükellef olduğu, vekilin ihmal ve dikkatsizliğinden, (olayda bononun kaybolmasından) doğan zararlardan sorumlu olduğu-
Kapıcı ve su parası ile apartman giderinin, kira alacağından mahdut olmadığından adi alacak niteliğinde olduğu, ancak, yakıt parasının, belli ve muayyen ise kira parasından sayıldığından ödenmemesi halinde iki haklı ihtara ve temerrüde konu teşkil edeceği-
Davalı kiracının, mecurun bitişiğinde bulunan dava dışı bir şahsa ait taşınmazla aradaki duvarı kaldırması, duvar yeniden örülse de mecurun eski hale getirilmemesi hâlinin; kiralananın açıktan kullanılması olarak değerlendirilmesinin gerektiği, bu halde de kiracıya süreli ihtar çekilmesine gerek olmadığı ve mecurun akde muhalefet sebebiyle tahliyesine karar vermek gerektiği-
Müteahhitin, sözleşmede belirlenen süre bitinceye kadar sözleşme fiyatlarıyla iş yapmak zorunda olduğu, tarafların sözleşme süresi bitmeden yeni dönem için anlaşmalarının, fiyat farkını gerektirmeyeceği-
Kira parasının tamamının ödenmemesi nedeniyle temerrüde dayalı tahliyeye ve kira alacağının tahsiline karar verilmesinin gerektiği-