Davalı 3.kişinin yargılamanın başından itibaren takibin danışıklı yapıldığını, amacın 3. Kişi şirkete ait malların ele geçirilmesi olduğunu ileri sürdüğü- Nitekim ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde M. Mağaza aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında verilen kısmen kabul kararının temyizi üzerine Yargıtayın ilgili kararıyla davalılar arasında düzenlenen dava konusu çekler ile bu çeklere dayalı olarak yapılan icra takiplerinin İİK 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu anlaşıldığından davacının takip konusu yaptığı alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamına yerel mahkemece uyularak davacının davasının kabulü ile; ilgili dosyalardaki takiplerin davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere iptaline karar verildiği- Bu durumda, alacağın gerçek olmadığı tasarrufun iptali davası ile de sabit olduğundan, alacaklı tarafından açılan (konusu istihkak iddiası olan) davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun üçüncü kişi bankadaki mevduat alacağının menkul hükmünde olduğu, bankadaki mevduatın, menkul haczi olarak icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK. mad.89 hükmüne uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebileceği- İcra müdürlüğünün şikayete konu müzekkeresinin dayanağı olan icra müdürlüğü işleminin haciz müzekkeresi olup, 3.kişi durumundaki bankanın bu haciz yazısına karşı mevduat üzerinde rehin, takas ve mahsup hakkının olduğunu ileri sürmesinin istihkak iddiası niteliğinde olduğu, bu durumda icra müdürünün İİK. mad.99 uyarınca kurallara göre işlem yapmasının gerektiği, paranın bankadan istenmesinin yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten başka bir adreste yapılmışsa da, davacı alacaklı vekilince ibraz edilen haciz tutanakları içeriğine göre, aynı mahalde yapılan haciz işleminde, borçluya ait belgelere rastlanmış ve davalı 3. kişi şirket, ödeme emrinin tebliğ edildiği adresi bir süre takip borçlusuyla birlikte kullanmış olduğundan, mülkiyet karinesinin borçlu (ve dolayısıyla alacaklı) lehine olduğu-Bu karinenin aksinin davalı 3. kişi tarafından ispat edilmesi gerektiği-Davalı 3. kişi, cevap dilekçesinde dayandığı takip ve dava dosyaları içerikleri ile mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayamamış olup, davalı şirketlerin belirli bir dönem, yaklaşık 8 ay boyunca aynı adreste faaliyet göstermiş olmaları,bir başka dosyada yer alan SGK kayıtlarına göre bir kısım işçilerin önce borçlu şirkette çalışıp, daha sonra davalı 3. kişi şirkete geçmiş bulunmaları, bir kişinin belli bir dönem her iki şirkette de ortaklığının bulunması ve borçlu şirketin "Şirketimizin mağazalarının, şubelerinin ve ticari emtiasının büyük bir kısmının... devredileceği hususu Şirketimizin tüm alacaklılarına (tescil edilmeksizin) ilan olunur" biçiminde sicil gazetesinde ilanda bulunması değerlendirildiğinde borçlu ile 3.kişi arasında bağlantı olduğu sonucuna ulaşılarak alacaklı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Haciz mahallinde borçlunun ismini taşıyan sipariş fişi, borçlu şirket yetkilisine ait defterin bulunması, borçlu şirketin önceki adresinin davacı şirket adresiyle aynı olması, iki şirket ortaklarının da soyadlarının aynı olması, davacı şirketin etiket ve kutu yapım işlerinin borçlu şirket tarafından icra edilmesi ve iki şirket arasında e-mail yazışmalarının borçlu dolayısıyla alacaklı lehine mülkiyete karine teşkil edeceği-
Takibin borçlu tarafından yapılan ödeme sebebiyle infaz edilmesi halinde, istihkak davasının da konusuz kalacağı-
İstihkak davasının dinlenebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında, "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması" gerektiği; davacının davasının, bu nedenle, ön koşul yokluğundan reddi halinde, davalı-üçüncü kişi yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
İcra mahkemesince asıl karar 3. kişi vekiline tefhim edilmesine rağmen, kararda kanun yolu süresi "kararın tebliğinden itibaren 10 gün" olarak belirtilerek temyiz süresinin başlangıcı hususunda çelişki yaratılmış olduğundan, temyiz süresinin kararın tebliğinden itibaren başlayacağının kabulü gerektiği-
Aksi ispat oluncaya kadar muteber kabul edilen haciz tutanağı incelendiğinde, dava konusu haciz sırasında takip borçlusunun haciz mahallinde olduğu, çalışanlarca borçlunun, işyerinin patronu olduğunun söylendiği, borçlunun işyerinde patron koltuğunda oturduğunun tutanağa yazıldığı görüldüğünden, davada mülkiyet karinesinin (alacaklı, dolayısıyla) borçlu lehine olduğu- Davada ispat yükünün davalı 3. kişide bulunduğu, Davanın 99. madde uyarınca alacaklı tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- İcra hukuk mahkemesince borçlu lehine takibin durdurulması kararı verilmişse de, çekte ciranta konumunda olan davacı-alacaklının çekteki keşideci imzasının borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği, yani, davada haklılık değerlendirmesinin davacı alacaklı lehine yapılması gerektiği-
Yüklenici firma yetkilisinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili kişilerden olmadığı ve TOKİ tarafından hacizden itibaren 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı görüldüğünden, davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca, istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
Yüklenici firma yetkilisinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili kişilerden olmadığı ve TOKİ tarafından hacizden itibaren, 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı görüldüğünden, davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca, istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-