İstihkak iddiasının, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebileceği, tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddianın, geçerli bir istihkak iddiası sayılmayacağı-
İflasın ertelenmesi talepli dava dosyasında dava dilekçesinde aktiflerin pasifleri karşılamadığının, bu nedenle şirketin borca batık olduğunun beyan edildiğinin, dava dosyasına ibraz edilen kayyum raporunun da bu doğrultuda olduğunun, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, borçlu şirketin borca batıklığının ticari faaliyetin büyük bir kısmının davalı üçüncü kişi şirketle yapıldığının tespit edildiğinin görüldüğü, bu raporlardaki bilgi ve tespitler ile borçlu şirketin toplam stoklarının miktarı da göz önüne alındığında, borçlu şirketin, istihkak iddiasında bulunan davalı üçüncü kişi şirkete yapmış olduğu tasarrufun ticari işletmeye ait ticari emtianın pek büyük bir kısmına tekabül ettiğinin kabulü gerekeceği, bu doğrultuda, davalılar arasında işletme devrinin varlığı kabul edilerek davalı 3. kişinin de devralan sıfatıyla işletmenin borçlarından sorumlu olduğu hususu gözetilerek, davacı alacaklının açmış olduğu davanın kabulüne karar vermek gerektiği-
İcra müdürüne tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haczi istenen taşınırın 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi olmadığından; böyle bir durumda, icra müdürünce, 3. kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip istihkak prosedürünün işletilmesi gerektiği-
İcra dairesinin, borçlunun bankadaki mevduatının haczi için birinci haciz ihbarnamesi göndermesi üzerine, üçüncü kişi durumundaki bankanın haciz ihbarnamesine karşı mevduat üzerinde rehin hakkı olduğunu ileri sürmesinin itiraz niteliğinde olup icra müdürlüğünce paranın bankadan istenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, alacaklının İİK. mad. 89/4 uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerektiği-
İcra müdürü kendi verdiği karardan dönemez ise de, şikayet üzerine hakim tarafından her iki kararın da denetlenmesinin mümkün olduğu- Haciz tutanağında "haczin İİK'nun 97. veya 99. maddelerinden hangisine göre yapıldığına esas icra dairesinin karar vereceği" yönündeki kararı yerinde olduğundan, asıl icra müdürlüğünce alacaklı vekilinin başvurusu üzerine, haczin İİK'nun 97. veya 99. maddelerinden hangisine göre yapıldığı konusunda bir karar verilmesi gerekeceğinden, asıl icra müdürlüğünün bu yöndeki talebin reddine yönelik kararı yerinde olmadığı-
İhtiyati haciz hükümsüz kaldığından istihkak davası da konusuz kaldığından, davacı alacaklının açtığı dava ile ilgili olarak “konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin çalışanının üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı bu durumda, 3. şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunmadığından davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca istihkak davası açmakta hukuki yararının olmayacağı-
Borçlu ile davacı 3. kişinin arasındaki ticari ilişkinin ve borçlunun lojistik işiyle ilgili gerek 3. kişiyle gerekse başka şirketlerle olan ticari ilişkisinin incelenmesi için 3. kişi şirket ve borçlu şirketin ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği- Bilirkişi raporu alındıktan sonra yapılan yapılan celsede, davacı vekili, borçlu şirketin defterleri üzerinde de inceleme yapılmasını talep etmiş, bu talep aynı celsede tesis edilen ara kararla, alınan raporda borçlu şirketin ticari defterlerinde de inceleme yapıldığından bahisle reddedilmişse de, bu ara kararının dosya ve alınan bilirkişi raporunun kapsamına uygun bir ara karar olduğunundan bahsedilemeyeceği ve bozmadan sonra da mahkeme, uyulan bozma ilamının gereklerini yerine getirmek amacıyla borçlu şirkete defterlerini teslim etmesine dair bir muhtırayı da çıkarmamış olduğundan ve ayrıca celsede davalı vekilinin, borçlu şirketin iflas ettiğine dair sözlü beyanı duruşma zaptına geçirilmiş olmasına rağmen bu beyan doğrultusunda borçlu şirketin iflas edip etmediği araştırılmamış, olası iflas kararının bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi noktasında ve dava konusu takibe etkisi konusunda bir değerlendirme, inceleme de yapılmamış olduğundan, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Haczin davacı 3. kişi şirketin sicil adresinde yapılmış olması, adresin borçlunun adres bilgileriyle irtibatlandırılamaması hususu dikkate alındığında haczin İİK'nun 99. maddesine göre yapılması gerektiği, bu doğrultuda da somut olayda mülkiyet karinesinin de 3. kişi yararına olduğu, karinenin aksinin alacaklı tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerektiği ve davalının dayandığı deliller ile bu karinenin aksini kanıtlayamadığının kabul edilmesi gerekeceği-
Davacı 3. kişi ve borçlu arasında 7 adet fatura kesilmesinden bahisle aralarında ticari ve organik bir ilişki bulunduğunun söylenemeyeceği- Davacı tarafından dayanak olarak bildirilen ve mahcuzun dava dışı bir başka şirketten satın alındığını gösteren faturanın 3. kişi şirkete kesildiği ve envantere kaydedilmiş olduğu, 3. kişi şirket tarafından tutulan açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, kendisi lehine delil niteliği taşıdığı bildirilmiş olup, makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda mahcuzların ayırt edici özellikleri itibari ile dayanılan fatura ile uyumlu olduğu hususu da tespit edildiğinden, bir başka hacze ilişkin tutanakta, davacı şirketin eski ortağının işyerinin daha önce borçlu şirket tarafından kullunıldığını belirtmesi ile ispat yükünün yer değiştirdiği kabul edilse de, davacı 3. kişinin mahcuzlara uyumlu fatura ve ticari defterler ile alacaklı yararına olan yasal karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle kanıtladığının kabulü gerektiği-